Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16856 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 15890 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ VEK.AV.... Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı vek.... geldi. Aleyhine temyiz olunan davacı vek.... geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dava, davalı kurumda perakende satış sözleşmesi ve bağlantı anlaşması kapsamında elektrik alan davacının işletmesinde, elektrik kesintileri nedeniyle meydana gelen zararın tahsili istemiyle yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.Davalı vekili cevabında; iddiaların dayanaksız olduğunu, davacının yaptırdığı delil tespitinde, tek taraflı beyanın esas alındığını, kesintilerin gerçekte olup olmadığı, kaynağının ne olduğu, davalının kusurundan kaynaklanıp kaynaklanmadığının değerlendirilmediği, kesinti olduğu iddia edilen tarihlerde diğer müşterilerden şikayet gelmediği, önceden planlanan kesintilerin müşterilere bildirildiğini, ülkemizde pek çok elektrik kesintisinin öngörülmeyen sebepler ve doğal olaylardan meydana geldiğini, yönetmelik hükümlerine göre de talebin yersiz olduğunu, davacının son teknoloji ile donatılmış cihazlarının arızalanmaması için alternatif önlem alması gerektiği belirtilerek davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca elektrik kesintileri nedeniyle davacının toplam üretimden kaynaklanan kayıplarının (işçilik maliyeti ile üretim gideri maliyeti) 49.017,05 TL olduğu gerekçe gösterilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.... Borçlar Kanunu'nun 42.maddesi hükmüne göre, zararın kanıtlanması davacı tarafa, kapsamının belirlenmesi ise mahkemeye aittir. Zararın taraflarca her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Hakim zararın miktarını belirlerken halin icaplarını ve tarafların kusurunun ağırlığını (Borçlar Kanunu 43. md) ve zararın azaltılması için yanların aldığı veya alması gereken tedbirleri (Borçlar Kanunu 44. md.) gözönünde tutulmalıdır.Mahkemece zararın kapsamı belirlenmek üzere son ikisi birbirini teyit eden 3 bilirkişi raporu alınmış ise de, bilirkişi raporları hüküm kurmaya yeterli değildir. Hükme esas alınan bilirkişi raporlarından; 21.05.2007 tarihinde 30 dakikalık, 09.04.2007 tarihinde 150 dakikalık, 26.06.2007 tarihinde 43 dakikalık, 01.04.2008 tarihinde ise 5 saatlik kesintinin olduğu belirlenmiş ve bu tarihlerle süreler dikkate alınmak suretiyle hesaplama yapılmış ise de; belirtilen tarihlerin hangi günlere denk geldiği, üretim yapılan ve saatlere ilişkin olup olmadığı açıklanmamış, iş yerinde kaç saatlik vardiyalar halinde çalışıldığı, bu süreler zarfında hangi üretimin yapıldığı ve davacının ne kaybı olduğuna dair delillerin değerlendirilmek, davacının bu süreler (kesinti süreleri) zarfında tasarruf ettiği kalemler belirlenerek düşülmek suretiyle hesaplama yapılmamıştır.HUMK.nun 275. ve devamı maddelerinde “bilirkişilik” müessesesi düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlendikten sonra 286.maddede de bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı düzenlenmiş ise de işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığına göre verilen raporlar çelişkili ise mahkeme HUMK.nun 283.maddesi hükmüne dayalı olarak, bilirkişiden açıklama ya da ek rapor isteyebileceği gibi 284.maddesi hükmüne dayalı olarak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeni bir rapor alabilir. Aynı ilkeler 6100 sayılı HMK beşinci bölümünde "bilirkişi incelemesi" ismi altında ve 266-287.maddeleri arasında düzenlenmiştir.Bu durumda mahkemece, yukarıda belirtilen hususları da içerecek şekilde yeniden bilirkişi raporu alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bundan ayrı olarak taraflar arasında sözleşme mevcut olduğuna göre, BK'nun 98.maddesi ve BK'nun 43-44.maddelerinin olayda uygulanıp uygulanmayacağı hususunun tartışılmaması da doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.