Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16846 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20887 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : GAZİANTEP 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/07/2014NUMARASI : 2012/786-2014/695Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilleri İzzet ve Şenel'in müşterek çocukları, diğer davacıların kardeşleri olan Abdulkadir'in, M.. G..'in işlettiği, A.. Y..'ın maliki olduğu fırında çalıştığı sırada fırının bacasının tıkanması sonucu açmak için çıktığı çatıda el uzanacak mesafede bulunan davalı kuruma ait yüksek gerilim hattı akımına kapılması sonucu ağır şekilde yaralandığını ve akabinde vefat ettiğini; maddi ve manevi zararlarının oluştuğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak, davacı anne Şenel için 5.000TL maddi (ıslahla23.762,72), davacı baba İzzet için 5.000TL maddi (ıslahla 26.732,99 TL), ve davacılar için toplam 100.000TL manevi tazminatın ve cenaze gideri 100TL'nin olay tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde; söz konusu olayda davalı kurumun kusuru bulunmadığını, gerilim hatlarının çekildiği tarihte gerilim hattının altında inşaat bulunmadığını, olayın meydana gelmesinde belediye ve fırın sahibinin kusurunun bulunduğunu, davacıların ve fırın sahibinin vefat eden çocuğa bakıp gözetme yükümlülüklerinin bulunduğunu, bu görevlerini yerine getirmediklerinden dolayı kusurlu olduklarını, talep edilen tazminatların fahiş olduğunu belirterek; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davacıların çocukları ve kardeşleri olan Abdülkadir'in elektrik çarpması sonucu vefat ettiği, kazanın oluşumunda davalı Tedaş’ın yönetmeliklere uygun tesis kurmaması ve işletmemesi nedeniyle % 50, belediyenin temel yapı ruhsatı bulunmayan binanın işletmeye, kullanmaya açılması hususunda müdahil olmaması nedeniyle % 15, A.. Y..'ın inşaat ruhsatı ve yapı kullanma izni olmayan binayı açması ve işletmesine izin vermesi nedeniyle % 15, M.. G..'in yardımcı olarak çalıştırdığı Abdülkadir'in güvenliğini tehlikeye sokması ve riske karşı korunmasını temin etmediğinden dolayı % 15, müteveffa Abdülkadir'in dikkatsizliği sonucu kendi ölümüne sebep olması nedeniyle % 5 oranında kusurlu oldukları; kusur oranına göre, davacılar İzzet'in 12.309,09 TL, anne Şenel'in 10.482,24 TL destek tazminatlarının olduğu; olayın meydana gelişi, kazanın meydana gelmesinde tarafların kusur oranları, davacıların çocuklarını kaybetmeleri nedeni ile çektikleri acı ve manevi çöküntü, tarafların sosyal ve ekonomik durumu göz önüne alınarak davacı baba İzzet ve anne Şenel için 10.000.00'er TL, davacı kardeşlerin her biri için ise 5.000,00’er TL manevi tazminata hükmedilmesi gerekir, gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın tüm, davacı tarafın ise sair temyiz itirazları yerinde değildir.Dava; davacıların desteğinin elektrik akımına kapılarak ölmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Davalı şirket, bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur. Bu sorumluluk türü tehlike sorumluluğu olarak da isimlendirilmekte olup, sorumluluk türlerinin en ağırını oluşturur. Burada tehlikeli nesne veya işletme ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması sorumluluk için gerekli olup hareket unsurunu haksız fiilin sonuç unsuruyla birlikte değerlendirmek gerekir ( Doç. Dr. A. Akartepe TBK. Haksız fiilden doğan borç ilişkileri - Porf Dr. Pierre Tercier sorumluluk hukuku S. Özdemir çevirisi. 1983 Sh. 12-14 ).Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira, bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple, sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır(Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı Cilt 2 sf: 14-15). Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; desteğin, davalı şirkete ait enerji nakil hattındaki elektrik akımına kapılarak hayatını yitirdiği; dolayısıyla davalı şirketin faaliyeti ile ortaya çıkan zarar arasında illiyet bağının bulunduğu, davalı şirketin zarardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.Müteselsil (dayanışmalı) sorumluluk kuralına göre, olayda kusurlu olanların her biri, zararın oluşmasına birleşen veya bağımsız hareket eden davranışları ile katkıda bulunduklarından, meydana gelen zararın tamamından müteselsil olarak sorumludurlar. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 163. maddesi (818 Sayılı Borçlar Kanunun 142. maddesi) gereğince müteselsil sorumlulukta zarar görenin dilediği borçluya başvurma hakkı vardır. Dilerse sorumlulardan birine, dilerse hepsine veya bir kısmına karşı dava açabilir. Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporuna bakıldığında;davalı Tedaş’ın yönetmeliklere uygun tesis kurmaması ve işletmemesi nedeniyle % 50, dava dışı belediyenin temel yapı ruhsatı bulunmayan binanın işletmeye, kullanmaya açılması hususunda müdahil olmaması nedeniyle % 15, dava dışı A.. Y..'ın inşaat ruhsatı ve yapı kullanma izni olmayan binayı açması ve işletmesine izin vermesi nedeniyle % 15, dava dışı M.. G..'in yardımcı olarak çalıştırdığı Abdülkadir'in güvenliğini tehlikeye sokması ve riske karşı korunmasını temin etmediğinden dolayı % 15, müteveffa Abdülkadir'in dikkatsizliği sonucu kendi ölümüne sebep olması nedeniyle % 5 oranında kusurlu olduklarının tespit edildiği görülmektedir. Mahkeme ise, hükümde tespit edilen maddi tazminat miktarından davalının kusuru oranında tahsiline karar vermiştir. Oysa, 6098 sayılı TBK.nun 61. ve 62.(818 sayılı BK.nun 50 ve 51.) maddelerine göre davalı idarenin müteselsil sorumluluk ilkesi gereği zararın tamamından sorumlu olması gerekir. Ancak, olayın meydana gelmesinde davacıların murisinin de kusurlu olduğu anlaşıldığına göre davalı idarenin müteselsilen sorumlu olduğu miktardan murisin kusurlu olduğu oranda indirim yapılarak maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken ,mahkemece bu hususa dikkat edilmeden yukarıdaki şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.