MAHKEMESİ : ERZURUM 1.AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 26/03/2015NUMARASI : 2014/965-2015/163Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalının müşterek konutu terk ettiğini ve yaşamını başka bir kadınla sürdürdüğünü belirterek, müvekkili davacı için aylık 5.000 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; tarafların yaklaşık 25 yıldır ayrı yaşadığını, müvekkili davalının imam nikahlı bir eşi ve bu eşinden 4 çocuğu bulunduğunu, buna rağmen müvekkilinin davacının tüm ihtiyaçlarının karşılandığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, ayrı yaşamada haklı olan davacı kadın için dava tarihinden itibaren aylık 850,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden ise;Dava, ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı olarak açılmış, tedbir nafakası talebine ilişkindir.Türk Medeni Kanunu'nun 197.maddesine göre, ayrı yaşamakta hakkı olan eş diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadırlar (TMK.madde 186/son). Buna göre evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır.Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eş ve çocuklarına sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.Somut olayda; tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre, davacının ev hanımı olduğu ve geçimini çocuklarının sağladığı, kira bedeli ödemeksizin davalıya ait evde ikamet ettiği; davalının ise seyyar gıda satıcılığı işi yaptığı, bu işten elde ettiği aylık gelirin 2.000,00 TL-3.000,00 TL arasında olduğu, kirada bulunan gayrimenkullerinden aylık yaklaşık 1.200,00 TL kira geliri elde ettiği, ayrıca adına kayıtlı 1 adet 2014 model TIR'ı olduğu ve yük taşımacılığı yaptığı, bu TIR için aylık 3.800,00 TL kredi ödemesi yapmakla birlikte bu işten 3.000,00 TL-6.000,00 TL arası geliri bulunduğu anlaşılmaktadır.Dosya kapsamı itibariyle, davalının bir başka kadın ile uzun yıllardır birlikte yaşadığı ve evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmediği ve bu kapsamda davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu açıktır. Hal böyle olunca, mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları gözetilerek, TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak; davacı kadının geçimi için gerekli, davalı kocanın geliri ile orantılı olacak şekilde; davacı kadın lehine daha yüksek bir miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde (az miktarda) nafakaya hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.