Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16740 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 13740 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVALILAR : ....ARİSLERİ 1-..., 2-..., 3-...Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesi ile; 5258 sayılı Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun'a göre aile hekimleri ve aile hekimliği personelinin ücretlerinin belirlenmesindeki en önemli kriterin kayıtlı kişi sayısı olduğu, 15.09.2005 ile 28.02.2009 tarihleri arasında Merkezi Nüfus İşletim Sisteminde ölü bulunduğu halde Aile Hekimliği Bilgi Sisteminden silinmemiş kayıtlar nedeniyle davalıların murisi adına 4.932,84 TL ana para, 1.639,01 TL faiz olmak üzere toplam 6.571,85 TL fazla ödeme yapıldığını iddia ederek, yapılan fazla ödemenin tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılardan....vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile süresinde zamanaşımı def'i ileri sürülmüş, diğer davalılar ... ve ... usulüne uygun dava dilekçesi tebliğine rağmen davaya cevap vermemişlerdir.Mahkemece; davacı tarafın kurulan komisyonca düzenlenen 07.10.2010 tarihli rapor ile fazla ödeme yapıld??ğını ve kimlere ne kadar fazla ödeme yapıldığını tespit ettiklerini, davanın ise 21.05.2012 tarihinde açıldığını, bu durumda davacı tarafça zamanaşımı süresi içinde dava açılmadığından ve davalı tarafça da süresi içinde zamanaşımı def'i ileri sürülmüş olduğundan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-) Sebepsiz zenginleşmeye dayanan alacak davalarında bir yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı, kamu kurumlarında dava açılmasına emir vermeye yetkili makamın öğrenme gününden itibaren işlemeye başlar. (H.G.K. 25.06.2003 tarih ve ....).Mahkemece; davacı idarenin emir vermeye yetkili makamının iş bu davanın açılması için vermiş olduğu olur tarihinin araştırılarak zamanaşımı itirazı yönünden değerlendirme yapılması gerekirken, bir araştırma yapılmadan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....2-) Zamanaşımı hukuki mahiyeti itibariyle bir def'idir, yani borcu yerine getirmekten kaçınma salahiyetidir. Bu salahiyet borcun kendisini ortadan kaldırmaz. Ancak, borca bağlı dava hakkını ortadan kaldırır.Bu nedenle 6098 sayılı TBK'nun 161.maddesi uyarınca; ''Zamanaşımı ileri sürülmedikçe, hakim bunu kendiliğinden gözönüne almaz''. Bu itibarla hangi borçlu zamanaşımı def'ini ileri sürerse yalnız o borçlu zamanaşımından istifade eder. ''Aynı nedenle aralarında teselsül bulunsa bile, davalılardan biri tarafından ileri sürülen zamanaşımı def'inden (zamanaşımı def'inde bulunmamış olan) diğer davalılar (müteselsil borçlular) yararlanamaz.'' (....)Somut olaya gelince; davalılardan yalnız .... vekili tarafından zamanaşımı def'i ileri sürülmüş, diğer davalılar ... ve ... davaya cevap vermemişlerdir. Yukarıda açıklanan nedenlerle zamanaşımı def'inden yalnızca davalı .... faydalanabileceği gözetilmeden davanın tümden reddi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.