MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davada; ayrı yaşamda haklılık iddiasına dayalı olarak; davacı ... ve müşterek çocuk .... için ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası istenilmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacı ... için aylık 550 TL, müşterek çocuk için ise aylık 350 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, evlilik birliğinin korunması ve devamının sağlanması için eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılamaları gereken bazı ortak giderler mevcuttur. TMK'nın 185/3 maddesi gereğince; eşler birlikte yaşamak; birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadır. Diğer taraftan, TMK'nun 195.maddesinde; evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşlerin ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilecekleri ve hakimin, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi bicimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır. ....Buna göre, davacının ayrı yaşamada haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir. Dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerden; tarafların 2003 yılında evlendikleri, 1 tane müşterek çocuklarının bulunduğu ve 2004 doğumlu müşterek çocuğun davacı ile birlikte yaşadığı, davacı kadın tarafından davalı aleyhine 20.01.2012 tarihinde açılan boşanma davasının, anlaşma sağlanamadığından reddine karar verildiği, davalı kocanın iş hayatında başarılı olamaması ve ticari işlerin kötüye gitmesi nedeniyle 2010 yılı Mart ayından itibaren ayrı yaşadıkları gerekçesi ile iş bu davanın açıldığı ve dinlenen taraf tanıklarının; tarafların birlikte tekstil işi ile uğraşıp 3-4 yıl önce iflas etmeleri üzerine ayrı yaşamaya başladıklarını, aralarının ekonomik nedenlerden dolayı bozulduğunu beyan ettikleri anlaşılmaktadır. Bu bilgiler ışığında somut olaya baktığımızda, davacı tanık anlatımlarından davacı eşin ayrı yaşamakta haklı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Davacının, ayrı yaşamada haklı olduğunu kanıtlaması gerekir. Bu yönde kabul edilebilir herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı kadın yönünden davanın reddi gerekirken kısmen kabulü yönünde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.