Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16738 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20082 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ANTALYA 1. TÜKETİCİ MAHKEMESİTARİHİ : 19/06/2014NUMARASI : 2012/54-2014/1492Taraflar arasında görülen telefon aboneliğinden kaynaklanan fatura iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili; dava dilekçesinde; müvekkili davacının; davalı GSM operatörü ile imzaladığı abonelik sözleşmesi gereğince .......... numaralı telefon hattını kullandığını, müvekkilinin 24.12.2011 tarihinde yurt dışında bulunduğu sırada davalı kurum tarafından gelen teklif üzerine 19 TL karşılığında 10 MB kotalı internet paketi satın aldığını, bu tarihten yaklaşık 4 gün sonra ........... merkezli bir numaradan, paketsiz yurtdışı internet kullanımının 100,00 TL'ye ulaştığı yönünde mesaj gönderildiğini, müvekkili davacının, birkaç fotoğrafını bir internet sitesine yüklediği için bu şekilde yüksek bir ücret ile karşılaştığını düşündüğünü ve internet paketini bu sebeple iptal ettirmediğini; 02.01.2012 tarihinde müvekkilinin Türkiye'ye dönüş yaptığını ve 04.01.2012 tarihinde yine davalı şirkete ait bir numaradan internet kullanımının fatura üst sınırına ulaştığına dair bilgilendirme mesajı geldiğini; ancak, bu mesajda üst sınırın ne kadar olduğunun belirtilmediğini ve müvekkili davacının da bu üst sınırı 19,00 TL olarak yorumladığını, buna karşın davalı şirketin, internet paketi, kullanım sınırı ve ek faturalandırılmaya dair hiçbir bilgilendirme yapmaksızın müvekkili hakkında 18.01.2012 tarihli ve 3.167,00 TL bedelli fatura düzenlendiğini belirterek, bu faturanın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde; 25.12.2011 tarihinde davacının hattına 10 MB'lık yurt dışı internet kullanım paketi aktif edildiğini; ancak, davacının yurt dışı internet kullanımının 436761.0166 KB olduğunu ve 10 MB kullanımdan sonrası için "........." tarifesi üzerinden ücretlendirme yapıldığını, düzenlenen fatura içeriklerinde bir hata bulunmadığını belirterek; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre, dava konusu faturadaki ücretlendirmenin denetlenmesinin mümkün olmadığı, kaldı ki davacının üye olduğu yurt dışı internet paketi ile ilgili yeterince bilgilendirilmediği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne ve dava konusu 18.01.2012 tarihli faturanın 3.128,20 TL'lik kısmının iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; taraflar arasında 01.06.2003 tarihli abonelik sözleşmesi imzalandığı ve bu sözleşmeye istinaden davacının ........... numaralı hattı kullandığı, davalı tarafça, davacının yurt dışında bulunduğu 24.12.2011 - 02.01.2012 tarihleri arasındaki yurt dışı internet (gprs) kullanımlarını da içerir şekilde 18.01.2012 tarihli 3.167,00 TL bedelli fatura düzenlendiği anlaşılmaktadır.HMK'nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder. HMK’nın 281.maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemece, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için mahkemenin, gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.Bu bağlamda hâkim, bilirkişi raporunu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa, çelişki giderilmeden karar verilemez.Somut olayda uyuşmazlığın çözümünün, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği ve bilirkişinin görüşünün alınmasının gerekli olduğu açıktır. Yargılama sırasında ilk olarak .......... Üniversitesi .............. Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr.M. A. tarafından düzenlenen 27.09.2012 tarihli raporda, davacının 10 mb.lik internet kullanımı karşılığı 19,00 TL olmak üzere yurt dışı internet paketine abone olduğu, buna karşın davacının kullanımının 10 MB kotayı aştığı ve davalı şirketin de bu 10 MB'lık kısmı aşan kullanımı ücretlendirdiği, ayrıca davalının internet sitesinde davacının kullandığı tarife hakkında ayrıntılı bilginin yer aldığı ve bu kapsamda davalı şirketin tüketiciyi bilgilendirme yükümlülüğünü de yerine getirdiği ve ayıplı hizmetin söz konusu olmadığı belirtilmiştir. Davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı sunmuş olduğu itirazlar dikkate alınarak, dosya bu kez iki kişiden oluşan bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş ve bilirkişilerce düzenlenen 14.05.2014 tarihli raporda ise; davalı tarafça düzenlenen fatura bedelinin denetlenebilmesi için öncelikle internet kullanımının başlangıç ve bitiş sürelerin bilinmesi gerektiği, oysa davalı şirket tarafından dosyaya sunulan yazı cevabında internet kullanımının byte cinsinden ücretlendirildiği, bu kullanımların süresinin kapsama alanı, coğrafi koşullar kullanım yoğunluğu gibi sebeplerle farklılık gösterebileceği için internet kullanımında süre hesaplamasının mümkün olmadığının belirtildiği, ancak davalı şirket tarafından başlangıç ve bitiş süreleri bilinmeyen bir kullanımın boyut olarak ne şekilde tespit edildiğinin anlaşılamadığı ve davalı tarafın kendisinin dahi tespit edemediği bir kullanımın ücretlendirilmiş olduğu, kaldı ki internet kullanımının tüketiciler tarafından kolaylıkla hesaplanamayacağı, bir kullanıcının internette açtığı sayfanın, resim ya da videonun kaç byte olduğunu bilmesinin mümkün olmadığı, bu durumda ancak kullanım süresi bilinebilir ise bu süreler içinde belirtilen boyutta internet kullanımı yapılıp yapılamayacağının denetlenebileceği fakat dosya kapsamında bunun mümkün olmadığı, bu sebeple davacı tüketicinin dava konusu fatura borcunun ancak 19 TL'lik internet paketi ile aylık diğer kullanım ücretlerini kapsayacak şekilde toplam 38,80 TL'lik kısmından sorumlu tutabileceği belirtilmiştir.Bu kez davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı sunulan itiraz dilekçesinde; Bİlgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu kararlarında da belirtildiği üzere internet (GPRS) kullanımına ilişkin ücretlendirmenin byte (veri transferi) üzerinden yapılacağı, süre hesabı yapılmasının mümkün olmadığı, ayrıca davacının yurt dışı internet kullanımının üst sınırının 19 TL olduğunu bildiği, bunun yanında davalı şirketin internet sitesinde de tarife ücretlerine dair her türlü bilgilendirmenin yer aldığı, belirtmiş olmasına karşın mahkemece, davalı vekilinin bu itirazları dikkate alınarak aynı bilirkişilerden ek rapor ya da yeni bir bilirkişi kurulundan yeni bir rapor almaksızın, itiraza konu bilirkişi raporuna dayalı hüküm tesis edilmiş olması isabetsizdir.Hal böyle olunca mahkemece, dava konusu uyuşmazlık hakkında taraf vekillerinin iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporlarına karşı itirazları da dikkate alınacak şekilde, içinde Bilişim ve Telekomünikasyon alanında uzman bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden; taraflar arasında imzalanan 12.04.2012 tarihli abonelik sözleşmesi hükümleri ile davalı tarafça davacıya gönderilen tüm kısa mesaj içerikleride dikkate alınarak davalı şirketin bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği hususu ile internet (GPRS) kullanımın hangi temel veri esas alınarak ne şekilde ücretlendirileceği, eş söyleyiş ile bu ücretlendirmede kullanım süresi ve byte (veri transferi) unsurlarının nasıl bir etkisi olduğu ve bu unsurlardan hangisinin temel alınarak ücretlendirme yapılacağı hususları değerlendirilmek sureti ile Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, taraf itirazlarını karşılamayan yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.