Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16732 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21412 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : KARAKOÇAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/12/2012NUMARASI : 2012/560-2012/739Dava dilekçesinde; davacı abonenin elektrik faturasına kayıp kaçak bedeli adı altında yansıtılan bedellerle ilgili olarak Tüketici Sorunları Hakem Heyeti tarafından verilen kararın iptali ile ödenen bedelin masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece, davanın esastan kabulü cihetine gidilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine ek kararla esas karar kesin olarak verildiği gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmiş, temyiz talebinin reddine ilişkin ek karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; davalı kurum tarafından müvekkili adına düzenlenen toplam 19 adet elektrik faturası içerisinde kayıp kaçak bedeli adı altında usulsüz olarak tahsil edilen bedelin iadesi istemi ile Karakoçan Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı'na yapılan başvurunun reddine karar verildiğini; oysa, alınan kayıp kaçak bedelinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ve bu bedellerin tüketiciye yansıtılamayacağını belirterek; Karakoçan Tüketici Sorunları Hakem Heyetini Başkanlığı'nın 04.07.2012 tarih ve 2012/35 numaralı kararının iptali ile 19 adet faturaya yansıtılan 46,00 TL kayıp kaçak bedelinin iadesini istemiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde; faturalara yansıtılan kayıp kaçak bedelleri ile diğer tüm tarifelerin EPDK tarafından belirlendiğini ve kurumlarının bu belirlemelere uymakla yükümlü olduğunu, alınan bu bedellere bir itiraz var ise bunun ancak idari yargıda EPDK kararına karşı açılacak bir idari dava ile ileri sürülebileceğini savunarak; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; kayıp kaçak bedellerinin tüketiciye yansıtılmasının hem hakkaniyete aykırı olduğu hem de davalı kurumun mükerrer tahsilatı sureti ile sebepsiz zenginleşmesine yol açacağı gerekçesi ile Karakoçan Tüketici Sorunları Hakem Heyeti'nin 04/07/2012 tarih ve 2012/35 sayılı kararının iptali ile kaçak elektrik bedeli adı altında tahsil edilen 46,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükmün, davalı vekili tarafından süresinde temyizi üzerine, mahkemece kararın kesin olarak karar verildiğinden bahisle bila tarihli ek karar ile temyiz talebinin reddine karar verilmiş, davalı vekili tarafından ek karar temyiz edilmiştir. Dava, davacının başvurusu üzerine Tüketici Sorunları Hakem Heyetince davalının abonelerden alınan kayıp kaçak bedellerinin iadesi isteminin reddine karar verilmesi üzerine, bu kararın iptali talebiyle açılmış olup, davacının yaptığı başvuruyla yarattığı çekişmenin giderilmesine yöneliktir. Her ne kadar, mahkemece kararın kesin olarak verildiği belirtilmiş ise de, yaratılan çekişme ve verilen hüküm bir yıla mahsus olmadığından ve ileriki yıllara da yönelik olduğu, dolayısıyla art etkisinin bulunduğu, yine kayıp kaçak vs. bedellerinin alınması uygulaması nedeniyle eldeki dosyada tek bir abone uyuşmazlığı yargıya taşımış olmasına karşın, ortada tüm aboneleri ilgilendiren toplu bir uyuşmazlığın bulunduğu her türlü duraksamadan uzaktır. Dolayısıyla kesinlik sınırının dışında kaldığı da açık ve belirgindir. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 13/05/2009 tarih ve 2009/13-122 E, 2009/189 K., 13/10/2010 tarih 2010/13-406 E.-2010/503 K.sayılı kararlarında da aynı hususlara değinilmiştir. Kesin olmayan bir kararın mahkemece kesin olarak verildiği belirtilerek ve gerçekte kesin olmayan bir karara ilişkin olarak mahkemece kararın kesin olduğunun yazılması ve bu kararın temyizine ilişkin dilekçenin kararın kesin olduğundan bahisle red edilmesi yok hükmünde olup, hukuki sonuç doğurmaz. HUMK.'nun 432/4.maddesinde "Temyiz, temyizi kabil olmayan bir karara ilişkin olursa karar veren mahkeme temyiz isteminin reddine karar verir." Yasanın vazettiği anlamda bir kesinlik gerçek bir kesinliktir. Yoksa ki, kesin olmayan bir karara mahkemenin kesin ibaresini koyması o kararın kesin olduğu anlamına gelmez. Dolayısıyla da 432/4. maddesinde belirtilen bir kesinlikten bahsedilemez. Kesin olmayan bir karara hakimin kesin olduğunu kararına yazması bu kararın gerçekte kesin olduğu anlamına gelmez. Dolayısıyla da temyizi mümkündür. Arz edilen hususlar muvacehesinde kesin olmayan bir karara ilişkin olarak mahkemece kararın kesin olduğunun yazılması ve bu kararın temyizine ilişkin dilekçenin kesin olduğundan bahisle reddedilmesi yok hükmünde olup sonuç doğurmayacağından bu nedenle temyiz dilekçesinin kararın kesin olduğundan bahisle reddine dair mahkemece verilen bila tarihli ek kararın kaldırılması ve yasal süresi içinde verilen temyiz isteminin incelemesine geçilmiştir.4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde "Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar." hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3.maddesinde; "Mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti, satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri, tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder." şeklinde tanımlanmıştır.Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.Somut olayda; taraflar arasında imzalanan abonelik sözleşmesi ve diğer belgeler, celbedilip incelenmemiştir.Mahkemece; davacı adına yapılan abonelik sözleşmesinin aslının celbedilmesi ve bu yönde taraf delilleri toplandıktan sonra, sözleşmenin mesken aboneliğine ait olduğunun tespiti halinde tüketici mahkemelerinin görevli bulunduğu, aksi halde genel mahkemelerin görevli olduğu gözetilerek, uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırıdır. Bozma sebebine göre; şimdilik diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.