Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16718 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20816 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : POLATLI AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 24/12/2013NUMARASI : 2013/351-2013/239Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının artırımı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesi ile; boşanma davası ile müvekkili lehine hükmedilen 200 TL yoksulluk nafakasının 800 TL'ye arttırılmasını talep ve dava etmiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile, davacı lehine hükmedilen aylık 200 TL yoksulluk nafakasının 300 TL artırılarak dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 500 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davalı vekili temyiz dilekçesi ile; davanın Polatlı 1.Asliye Hukuk Mahkemesinde (aile mahkemesi sıfatıyla) açıldığını, kendilerine tensip tutanağı ve dava dilekçesinin tebliğ edildiğini, bu sırada Polatlı'da Aile Mahkemesi kurularak dosyanın yeni esas aldığını, bu tarihten sonra müvekkiline Hiçbir tebligat yapılmayarak, duruşma gününün bildirilmediğini, bu nedenle savunma yapamadıklarını savunarak hükmün müvekkili lehine bozulmasını talep etmiştir.6100 sayılı HMK'nun ''ön inceleme duruşmasına davet'' başlıklı 139.maddesine göre; ''Mahkeme, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden ve yukarıdaki maddelerde belirtilen incelemeyi tamamladıktan sonra, ön inceleme için bir duruşma günü tespit ederek taraflara bildirir. Çıkarılacak davetiyede, duruşma davetiyesine ve sonuçlarına ilişkin diğer hususlar yanında, taraflara sulh için gerekli hazırlığı yapmaları, duruşmaya sadece taraflardan birinin gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi durumunda, gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği ve diğer tarafın, onun muvafakati olmadan iddia ve savunmasını genişletebileceği yahut değiştirebileceği ayrıca ihtar edilir.''Somut olayda ise; dava Polatlı Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla)'ne verilen dilekçe ile açılarak 2013/269 Esasını almış, bu esas ile davalıya dava dilekçesi ve tensip zaptı usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş, daha sonra Polatlı Aile Mahkemesi esasına kaydedilen dosya 2013/351 E.numarasını almış, mahkemece 14.11.2013 tarihli ön inceleme hazırlık tutanağı ile ön incelemenin duruşmalı yapılmasına ve duruşma gününün taraflara meşruhatlı davetiye ile tebliğine karar verilmiş ise de ara kararın gereği yerine getirilmemiş, taraflara duruşma gününü bildirir davetiyenin tebliğ edilmeden yargılamaya devam edilip, davalının yokluğunda karar verildiği anlaşılmaktadır.Bu durumda, uyuşmazlığın çözümünde öncelikle “tebligat”, “taraf teşkili”, “adil yargılanma” ve “hukuki dinlenilme hakkı” kavramları üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır:Yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulüne uygun şekilde yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır. Bir davada davalının, davacının açmış olduğu davadan haberdar olması, davaya cevap vermesi ve hatta cevap süresinin işlemeye başlaması için dava dilekçesinin tebliğ edilmesi gerekir. Aksi durumun, ilgilinin hak arama hürriyetini kısıtlayacağına şüphe yoktur. Aslında hemen her hukuksal işlemin tebligat ile sonuç doğuracağını söylemek mümkündür.Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi; bozma sonrası yargılamanın devamı, uyup uymama yönündeki kararın verilebilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden usulünce haberdar edilmesi ve böylece taraf teşkilinin sağlanması ile mümkündür. Bu yolla kişi, hangi yargı merciinde duruşması bulunduğuna, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğuna, yargılamanın safahatına, bozma ilamının içeriğine, bozma sonrası duruşmanın hangi tarihte yapılacağına, verilen kararın ne olduğuna, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğünde açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile vakıf olabilecektir.Görüldüğü üzere, taraf teşkili sadece davanın açılması aşamasında değil, yargılamanın diğer aşamalarında da önem taşımaktadır. (HGK.23.11.2011 gün ve 11-554 Esas-684 Karar)6100 sayılı Yasanın 27.maddesine göre "Hukuki Dinlenilme Hakkı" iddia ve savunmada bulunma hakkında daha geniş olarak ve Anayasanın 36.maddesine uygun bir düzenleme olup; (6100 sayılı Yasanın 27.mad. Hükümet Gerekçesi) 6100 sayılı Yasanın 27, Anayasanın 36.maddesi ışığında "Hukuki Dinlenilme Hakkı" sağlanmadan taraflar usulüne uygun olarak iddia ve savunmaları için mahkemeye çağrılmadıkça haklarında hüküm kurulamaz.Mahkemece, ön inceleme duruşması için çağrı yapılmadan karar verilmesi hukuki dinlenilme hakkına (HMK.27.madde) aykırılık teşkil eder. Davalının savunma hakkı kısıtlanarak, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.