MAHKEMESİ : KEŞAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/01/2014NUMARASI : 2009/320-2014/17Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili dilekçesinde; müvekkilleri olan davacıların murisi ile davalıların murisi arasında 1995 yılında harici gayrimenkul satış sözleşmesi yapıldığını, satış bedelinin 150.000.000 TL (150 TL) olarak belirlendiğini, bu bedelin 55.000.000 (55 TL) TL'lik bölümünün 18.8.1994 tarihinde, 95.000.000 (95 TL) TL'lik bölümünün ise 12.05.1995 tarihinde ödendiğini, davalılar aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasının ret ile sonuçlandığını beyan ederek, ödenen 55.000.000 TL'nin 18.8.1994 tarihindeki değerinin günümüze uyarlanarak davalılardan müştereken tahsiline, ödenen 95.000.000 TL'nin , 12.5.1995 tarihindeki değerinin günümüze uyarlanarak davalılardan müştereken tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde; murisler arasında harici satış sözleşmesinin yapıldığını ve bedel olarak da 15.000.000 TL (150 TL) ödendiğini, ancak ödenen bu bedelin icra yolu ile 4 defa da 7000 TL olarak davacı tarafa geri ödendiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, verilen bu karar süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, davada; geçersiz satış sözleşmesi gereğince ödenen bedelin TBK.nun 77-82.maddeleri (BK'nun 61-66.maddeleri) gereğince iadesi talep edilmektedir.Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli(haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.Taşınmazın devrine ilişkin, TMK'nun 705, BK'nun 213 (TBK'nun 237), Tapu Kanunu 26, Noterlik Kanununun 60.maddeleri gereğince ve HGK'nun 15.11.2000 tarih, 2000/13-1612 E, 2000/1704 K.sayılı kararı ile taşınmazın devrine ilişkin sözleşme resmi şekilde yapılmadıkça geçersizdir.Geçersiz satış sözleşmesi gereğince; diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "Denkleştirici Adalet" düşüncesine dayanmaktadır. Denkleştirici Adalet İlkesi ise, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder.Bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakacak olursak, dosyada mevcut, Keşan 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/281 Esas- 2003/160 Karar sayılı dosyanın incelenmesinden, davacılar tarafından, davalılar aleyhine Tapu İptali ve Tescili davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verildiği ve verilen bu kararın Yargıtay tarafından onanarak 03.06.2004 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.Yargılama sırasında yaptırılan bilirkişi raporunda; külçe altın, 200 gram ekmek, TÜFE, asgari ücret esas alınmak suretiyle ödenen bedelin güncellendiği ve bu raporun hükme esas alındığı anlaşılmıştır.Öyle ise mahkemece; davacıların açtığı tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarih esas alınmak suretiyle, ödenen satış bedelinin dava tarihinde ulaştığı alım gücü, çeşitli ekonomik etkenlerin(enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artış, maaş farkları v.s gibi) ortalamaları alınarak taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu ile belirlenmek suretiyle, güncelleme yapılması gerekirken, hatalı bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.