Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16666 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8903 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 16. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 26/12/2014NUMARASI : 2014/286-2014/991Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların Ümraniye Aile Mahkemesinin 2005/1902 Esas ve 2006/103 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin davalıya verildiğini, söz konusu karar ile müşterek çocuk için ilk üç yıl davacının maaşının tamamını, daha sonraki yıllarda ise maaşının ½ sinin davalıya verilmesine karar verildiğini, müşterek çocuğun reşit olduğunu ve çalışmaya başladığını bu nedenle davalı lehine hükmedilen nafakanın kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının asılsız olduğunu, Ümraniye Aile Mahkemesinin 2005/1902 Esas ve 2006/103 Karar sayılı ilamı ile davacının maaşından ödenmesine karar verilen miktarın müşterek çocuk lehine verilmediğini, davalı lehine takdir edildiğini bu nedenle davanın reddini istemiştir.Mahkemece; söz konusu nafakanın yoksulluk nafakası niteliğinde olduğu,müşterek çocuk için takdir edilmediği ayrıca boşanma davasından sonra tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında nafakanın kaldırmasını gerektirir bir değişiklik bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava ; yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir.TMK'nun 176/3.maddesine göre; irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın yoksulluğun ortadan kalkması halinde, mahkeme kararıyla kaldırılması mümkündür.Y.H.G.K nun 07.10.1988 gün ve 1998/2-656-688 sayılı ilamı ve 28.02.2007 gün ve 2007/3-84-95 sayılı ilamların da kabul edildiği gibi, yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Yargıtay'ın yerleşik kararlarında da “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakasının bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemektedir. (H.G.K 07.10.1998 gün ve 1998/2-656-688 sayılı kararı, 26.12.2001 gün ve 2001/2-1158-1185 sayılı kararı, 01.08.2002 gün ve 2002/2-397-339 sayılı kararı, 28.02.2007 gün ve 2007/3-84-95 sayılı kararı). Ancak kaldırma talebi azaltma talebini de içermekte olup, bu durum nafaka miktarının indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır.Yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile birlikte tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki; bilimsel öğretide, evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olduğu belirtilmektedir. Ümraniye Aile Mahkemesinin 2005/1902 Esas ve 2006/103 karar sayılı ilamı ile tarafların boşanmalarına ve davalı lehine kararın kesinlemesinden itibaren davacının ilk üç yıl maaşının tamamını, daha sonraki yıllarda ise davacının maaşının %50 sinin davalıya verilmesine dair karar verilmiştir.Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalı kadının boşanma sırasında ev hanımı olduğu, bir geliri olmadığı, boşanmadan sonra 800 TL yetim aylığı almaya başladığı, üzerine kayıtlı bir evi olduğu, yaptırılan kolluk araştırması ile mahkemece tespit edilmiş, ancak davalının dava tarihi itibariyle Ümraniye Aile Mahkemesinin 2005/1902 Esas ve 2006/103 Karar sayılı boşanma ilamındaki hükme göre davacıya ödemekte olduğu nafaka miktarı tespit edilmemiştir.Mahkemece; dava tarihi itibariyle davalının Ümraniye Aile Mahkemesinin 2005/1902 Esas ve 2006/103 Karar sayılı boşanma ilamındaki hükme göre, davacıya ödemekte olduğu nafaka miktarının tam olarak tesbit edilip araştırılmadan eksik araştırma ve inceleme sonucunda hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.O halde; mahkemece yapılacak iş, dava tarihi itibariyle davalının Ümraniye Aile Mahkemesinin 2005/1902 Esas ve 2006/103 Karar sayılı boşanma ilamındaki hükme göre davacıya ödediği nafaka miktarının tespit edilmesinden sonra, tarafların sosyal ekonomik durumları da gözönünde bulundurularak varılacak sonuca göre gerekirse davacının dava dilekçesindeki kaldırma talebi içinde indirme talebinin de olduğu (çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince) gözetilerek bir karar vermek olmalıdır.SONUÇ,Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.