MAHKEMESİ : KASTAMONU AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 08/04/2015NUMARASI : 2014/598-2015/170Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde;davalının, müvekkili aleyhinde boşanma davası açtığını ancak davanın reddine karar verildiğini, davalının yaklaşık 6 aydan beri eve gelmediğini,halen başka bir bayan ile yaşadığını, evi ile ilgilenmediğini belirterek 750,00 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsili yönünde karar verilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde;davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece;davanın kısmen kabulü ile;200 TL Tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; ayrı yaşamada haklılık nedenine dayalı tedbir nafakası istemine ilişkindir.TMK'nın 197.maddesi gereğince; ayrı yaşamakta haklı olan eş, diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği eşler birliğin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadır. (TMK m.186/son) Buna göre birliğin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır.Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eşine sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiği gözetilmelidir.Nafaka takdirinde, tarafların ekonomik durumları tam ve sağlıklı araştırılıp, gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarına ve hakkaniyet ilkesine uygun bir miktar nafakaya hükmedilmelidir.Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde;davacı,davalının kamyon şöförlüğü yaptığını iddia etmiş,davalı ise sağlık problemleri nedeniyle çalışamadığını belirtmiştir.Yargılama sırasında davalının sosyal ve ekonomik durumunun araştırılması için yazılan yazının bila ikmal iade edilmesine rağmen başkaca bir araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm tesis edilmiştir. Hal böyle olunca mahkemece; davalının ekonomik ve sosyal durumu tam ve sağlıklı olarak saptandıktan sonra, davacı tarafın geçimi için gerekli, davalının geliriyle orantılı olacak şekilde,TMK'nın 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.O halde mahkemece yapılacak iş; davalının ekonomik ve sosyal durumunun tam ve sağlıklı olarak saptadıktan sonra hasıl olacak sonuca göre, davacının geçimi için gerekli, davalının geliriyle orantılı olacak şekilde "hakkaniyete uygun" nafakaya hükmetmek olmalıdır. Kabul şekline göre de;hükmedilen nafakanın yerleşmiş Yargıtay Uygulamaları gözönünde bulundurularak "ÜFE" oranında artışına hükmedilmesi gerekirken "TÜFE" oranında artırılmasına karar verilmesi de doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.