Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16572 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12781 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; davalının, kaçak elektrik tüketimi nedeniyle düzenlenen fatura tutarını ödemediği gibi tahsili için müvekkili şirketçe girişilen takibe de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptaline ve haksız itirazı nedeniyle davalının icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini talep etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; hakkında davacı şirketçe tutulan tutanağın gerçeği yansıtmadığını, işyerini 30.04.2007 tarihinde kapatarak vergi dairesinden terk işlemini yaptırdığını, 12.01.2010 tarihinde de işyerini..... isimli kişiye devrettiğini, bu olgular nedeniyle hakkında açılan ceza davasından beraat ettiğini savunarak; davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davalının hakkında açılan ceza davasından beraat etmesine rağmen maliki olduğu taşınmazda kiracı olarak bulunan üçüncü kişilerin kaçak elektrik kullanması nedeniyle sorumlu olacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, abone olmaksızın kaçak elektrik kullanımı nedeniyle tahakkuk ettirilen tüketim bedelinin tahsili için girişilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “Ceza Hukuku ile Medeni Hukuk Arasında Münasebet” başlıklı 53. maddesi; “Hâkim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamıyla bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraet kararıyla de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hâkimini takyit etmez.” hükmünü içermektedir....Görülmektedir ki, beraat kararının tespit ettiği vakıa bakımından kesin delil teşkil edebilmesi için, beraat kararında o vakıanın mevcut olup olmadığının delillerle kesin biçimde tespit edilmiş olması gerekir. Buna karşılık, delil yetersizliğinden verilmiş beraat kararı, konusu olan vakıanın mevcut olup olmadığını delillerle kesin biçimde tespit etmediği için hukuk mahkemesinde kesin delil teşkil etmez. Ceza mahkemesinin yeterli görmediği delilleri, hukuk mahkemesi tazminat için yeterli görebilir.(....).Somut olayda; davalı hakkında, abone olmaksızın idareye kayıtlı olmayan sayaçtan elektrik kullandığı iddiasıyla kaçak elektrik tutanağı düzenlendiği, bu tutanak nedeniyle davalı hakkında görülen.... 2011/169 K.sayılı davasında; elektrik hırsızlığı suçundan yapılan yargılama sonucunda sanık (davalı) hakkında “Sanığın suçu işlemediğinin sübuta erdiği” gerekçesi ile beraatine karar verildiği görülmektedir. Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde ceza mahkemesi tarafından verilen bu beraat kararının, hukuk mahkemesinde kesin delil teşkil edeceği açıktır.Tüm bu açıklama ve tespitler karşısında; haksız fiil niteliğinde olan kaçak elektrik tüketimini işlemediği ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile belirlenen davalı hakkında, aynı fiile dayanılarak hukuk mahkemesinde açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği ortadadır.Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözardı edilerek, kesin delil teşkil eden ceza mahkemesi kararının yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.