Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16544 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9001 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : SALİHLİ AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 11/02/2015NUMARASI : 2014/437-2015/87Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesi ile; davalının, davacıyı hamile iken dövüp ailesinin evine gönderdiğini, eşi ve kızı ile ilgilenmediğini ileri sürerek; davacı ve ortak çocuk için 400.00'er TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, ortak çocuk için 250.00 TL tedbir nafakası ödenmesine karar verilmiş, davacının tedbir nafakası talebi ise ayrı yaşamakta haklı olduğunu kanıtlayamadığı gerekçesi ile reddedilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dava, tedbir nafakası talebine ilişkindir.TMK.nun 195.maddesi uyarınca; evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197. maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.Tedbir nafakasında eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK Md. 186/son). Davacı eşin ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması veya davacının çalışması davalı (kocayı) tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ortak giderlere ( elektrik, su, telefon, kira, yakıt parası vs.) katılma yükümlülüğünü tamamen ortadan kaldırmaz. Bu durum sadece nafaka miktarının takdirinde etkili olabilir. Davacı kadının gelirinin bulunması ona tedbir nafakası bağlanmasını engelleyici bir hal değildir. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4).Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesinin ayrı yaşamaları halinde de korunması gerektiğini gözetmelidir.Buna göre, davacının ayrı yaşamada haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir.Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; tarafların 2013 yılında evlendikleri, bir tane ortak çocuklarının bulunduğu ve 2014 doğumlu ortak çocuğun davacı ile birlikte yaşadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece dinlenen tanıklardan davacının annesi Fatma beyanında; kızının kendisine telefon ettiğini, eşinin dövdüğünü anlattığını, damadını telefona istediğini, hamile eşine vurmamasını söylediğini, damadının ise çocuk ölürse ölsün dediğini anlatmış; diğer tanık Hülya ise, geçimsizlik nedeni ile davalının davacıyı ailesinin evine gönderdiğini belirtmiştir.Bu bilgiler ışığında; somut olaya baktığımızda, eşi tarafından hamile iken dövülen ve ailesinin evine gönderilen davacının, ayrı yaşamakta haklı olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda, davacı yararına uygun miktarda tedbir nafakası takdir edilmesi gerekir iken; yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçeler ile bu talebin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.