MAHKEMESİ : ANKARA 18. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/06/2013NUMARASI : 2012/333-2013/358 Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı, davalının aboneliği olmadan kaçak atık su kullanıldığının tespit edilerek 11.01.2012 tarihli tutanak düzenlendiğini, tahakkuk ettirilen kaçak atık su bedelinin tahsili için başlatılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini öne sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir . Davalı, zamanaşımı definde bulunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dosya kapsamına göre, kaçak atık su tutanağının 11.01.2012 tarihinde düzenlenmiş ise de, bu tutanağın açıklama bölümünde asıl kaçak tarihinin 19.01.2010 olduğunun belirtilerek hazırlandığı, davacının haksız fiil ve faili 19.01.2010 tarihinde öğrendiği, bu tarihten itibaren 1 yıl geçtikten sonra 13.04.2012 tarihinde takibe girişildiği gerekçesiyle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı temyiz etmiştir. 1086 Sayılı HUMK 295/1 maddesinde, mahkeme ilamlariyle katibiadillerce re'sen tanzim olunan senetlerin sahteliği ve salahiyattar memurların salahiyetleri dahilinde usulüne tevfikan tanzim veya tasdik ettikleri vesikaların hilafı ispat olununcaya kadar delili kati teşkil edeceği açıklanmıştır. 6100 Sayılı HMK 204/2.maddesinde ise, yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgelerin, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılacağı açıklanmıştır. Somut olayda, davacı elemanlarınca yapılan kontroller sırasında, davalının işyerinde abone olmadan kuyu suyu kullandığı saptanarak 11.01.2012 tarihli kaçak su tutanağı düzenlenmiş, tutanağın açıklama bölümüne ise “kültür çarşısında tutulan tutanak tarihi 19.01.2010” yazılmıştır. Kaçak su tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. Somut olayda davalı, tutanağın aksini ispat edememiştir. Tutanak düzenleyicisi duruşmada tanık sıfatıyla tutanağı doğrulamıştır. Davacı, takip talebinde ve dava dilekçesinde, takibe konu tutanağın 11.01.2012 tarihli tutanak olduğunu açıkça vurgulamışlardır. 11.01.2012 tarihli tutanağın açıklama bölümünde sözü edilen 19.01.2010 tarihli tutanaktan ayrı bir tutanak olduğu ve o tarihte işyerinde yapılan inceleme sonucu düzenlendiği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, mahkemece takibe ve davaya konu tutanağın 11.01.2012 tarihli tutanak olduğu, bu tutanak tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolmadığı gözetilerek davalının zamanaşımı definin reddine karar verilmesi, taraflarca gösterilen delillerinin toplanması, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek davanın esasına yönelik hüküm kurulması gerekirken, yersiz gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.