Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1653 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 18720 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDava dilekçesinde sözleşmenin feshi, 3.000 TL alacak, çekin iadesi ve 50.000 TL cezai şartın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı ve vekili gelmedi. Aleyhine temyiz olunan davacı Vek.Av.... geldi. Gelen davacı vekilinin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için 05.02.2013 gününe bırakılması uygun görüldüğünden, belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü. Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı ile davalının 24.07.2007 tarihinde düzenledikleri sözleşme gereğince, davalının maliki olduğu 20 dönüm tarlasında ekili olan karpuzu götürü usulle davacıya 25.000 TL'ye satılması konusunda anlaşma yapılmasına rağmen davalının karpuzları 3.kişiye satması nedeniyle davalı ile yapılan sözleşmenin feshini, sözleşmeyi ihlal eden davalıdan, sözleşme gereğince 2 kat cezai şart bedeli 50.000 TL'nın tahsilini, sözleşme yapılırken davalıya ödenen 3.000 TL ile 15.08.2007 tarihli 12.500 TL bedelli çekin iadesini talep etmiştir.Davalı vekili cevabında, sözleşmenin imzalanması sırasında cezai şarttan haberi olmadıklarını, sözleşme yapılırken davacıdan alınan 3.000 TL ile 12.500 TL'lık çekin iadesini kabul ettiklerini beyan etmiştir.Mahkemece, ilk kararında davanın kabulü ile, akdin feshine, 50.000 TL cezai şartın davalıdan tahsiline, 3000 TL nakit ödenen alacağın ve davalıya verilen çekin iadesine karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 27.12.2010 tarih, 2010/4759 E.-18068 K.sayılı bozma kararında, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede BK.nun 158/1.maddesi gereğince seçimlik hak düzenlendiğini, davacının ya akdin ifasını ya da cezai şartın ödenmesini isteyebileceğinden, davacıya seçimlik hakkının sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereğince, davacının; seçimlik hakkı olarak "cezai şartın" yerine getirilmesini talep etmesi üzerine, mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, sözleşmenin feshine, ürünün 2 katı 50.000 TL cezai şartın davalıdan tahsiline, davalıya sözleşme sırasında verilen 3.000 TL nakit ve 12.500 TL'lik çekin iadesine ilişkin talebin ise reddine karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.Taraflar arasında düzenlenen 24.07.2007 tarihli sözleşme ile satıcı (davalının), alıcı (davacı)ya tarlasındaki karpuzun satılması konusunda anlaşma sağlandığı, davacının 25.000 TL karpuz bedelinden davalıya 3.000 TL nakit ve 12.500 TL'lık çek verdiği, cezai şart olarak "satıcı, sözleşmede yazılı malı teslim etmezse, sözleşmede yazılı bedelin 2 katı cezai şartı ödemeyi kabul eder" hükmünün kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.Dosya kapsamından, sözleşmede kararlaştırılan ürünün davacıya teslim edilmediği konusunda uyuşmazlık yoktur. 13.Hukuk Dairesinin bozma ilamı gereği BK.nun 158/1.maddesi gereğince davacının seçimlik hakkı sorulmuş, davacı da seçimlik hakkını "cezai şart"ın yerine getirilmesi olarak tercih etmiştir.Uyuşmazlık, BK.'nun 161/son maddesi (6098 sayılı TBK.'nun 182/son maddesi) gereğince cezai şartın fahiş olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Cezai şart, asıl borca ilişkin olarak yapılan ek bir anlaşmadır. Bu anlaşma ile borçlu, BK.'nun 96.maddesinde (TBK.'nun 112.maddesi) belirtildiği gibi, borcunu hiç veya gereği gibi ifa etmemiş olması halinde alacaklıya karşı teminat niteliğinde bir edimi yerine getireceği taahhüdünde bulunmaktadır. Ayrıca, cezai şart müspet zararı temsil etmektedir.818 sayılı BK.'nun 158/1.maddesi (6098 sayılı TBK.'nun 179.maddesi) seçimlik cezai şartı düzenlemektedir. Bu maddeye göre sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesi veya eksik ifa edilmesi durumunda alacaklı ya sözleşmenin yerine getirilmesini ya da cezanın ödenmesini isteyebilir.HGK'nun 02.02.2005 tarih, 2004/9-759 E. 2005/9 K.sayılı ilamında "Kural olarak, taraflar cezai şart miktarını tayinde serbesttirler. Ancak, kararlaştırılan cezai şartın borçlu üzerinde adalete aykırı sonuçlar doğurmaması da gerekir. Borçlar Kanunu'nun 161/3.maddesi hükmü uyarınca, hakim fahiş gördüğü cezaları indirmekle yükümlüdür. Bu hüküm, emredici nitelikte olduğundan hakim tarafından re'sen gözetilmelidir; borçlunun bu yolda bir talebinin bulunması aranmaz. Ancak, cezai şart ödenmişse, hakim bunu daha sonra indiremez. Borçlu cezai şartın indirilmesini isteme hakkından önceden feragat edemez; Borçlar Kanunu'nun 161/3.maddesi ile hakime bırakılan bu konuda, taraflarca yapılan kararlaştırma, aynı kanunun 19.maddesine göre geçerli değildir."Kural olarak, taraflar cezai şartın miktarını tayinde serbesttirler. Ancak, kararlaştırılan cezai şartın borçlu üzerinde adalete aykırı sonuçlar doğurmaması gerekir. BK.'nun 161/3.maddesi (TBK.'nun 182/son maddesi) hükmü uyarınca, hakim fahiş gördüğü cezaları indirmekle yükümlüdür. Bu hüküm, emredici nitelikte olduğundan hakim tarafından re'sen gözetilmelidir. HGK'nun 21.06.2006 tarih, 2006/9-453 E. 2006/451 K.sayılı ilamı gereğince; fahiş olan cezai şart tutarının zararı karşılayacak seviyeye kadar indirilmiş olmakla davacının anılan cezai şart miktarı ile karşılanamayan bir zararı bulunmadığı belirtilmiştir.Bir olayda, cezai şartın miktarının fahiş olup olmadığı belirlenirken, 1-Tarafların ekonomik durumları, özel olarak borçlunun ödeme gücü, 2-Alacaklının, asıl borcun ifa edilmesi halinde elde edeceği yarar ile cezai şartın ödenmesinin sağlayacağı yarar arasındaki makul ve adil ölçü, 3-Sözleşmeye aykırı davranılması yüzünden alacaklının uğradığı zarar ile borçlunun borcunu yerine getirmemek suretiyle sağladığı yarar, 4-Borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı ölçüt alınmalı ve sonuçta hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun bir cezai şart miktarına hükmedilmelidir. Hakimin, bu kuralı uygularken kullanacağı takdir hakkının, Yargıtay denetimine elverişli esaslara dayanması da zorunludur.HGK.'nun 02.10.2002 tarih, 2002/9-596 E.-2002/662 K. sayılı kararında da cezai şartın fahiş olduğundan bahisle BK.'nun 161/son maddesi gereğince bir indirime tabi tutulması gerektiği belirtilmiştir.Bu durumda, mahkemece; yukarıda açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda fahiş miktarda bulunan cezai şarttan indirim yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.