Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16524 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 13661 - Esas Yıl 2013





Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde; 02/06/2006 tarihinde davalı H.. K..'ya ait Kuaför ve Güzellik salonunda müvekkiline yapılmakta olan sir ağda sırasında salon çalışanı Bilgi Çelik ve G.. T..'un dikkatsizlik ve tedbirsizliği sonucu kızgın ağda'nın davacının sağ bacağına dökülerek 10x15 ebadında 2. derece yanık meydana geldiği, müvekkilinin doktor olduğu bir kısım tedavisini yaptığı ancak bu olay sebebiyle depresyona girdiği, tedavi ve bakım için 3.000 TL masraf yaptığını belirterek, yaptığı masraflar ile cismani zarara maruz kalması nedeniyle 20.000 TL manevi tazminatın haksız fiil failleri davalılar Bilgi Çelik, G.. T.. ile davalı salon maliki H.. K..'dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevabında; iş yerinde eğitimli kişilerin hizmet verdiği, tüm sağlık ve çalışma kurallarına uyulduğu, davacının tedavisine geç başlaması sebebiyle zarar gördüğü çalışanların bir kusurunun bulunmadığı taleplerin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece, davacının maddi zararının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, doktor bilirkişi tarafından tanzim olunan 07/12/2009 tarihli raporu ve 06/05/2010 tarihli ek rapor ile "tedavi giderinin taksi ücreti dahil olmak üzere 2091,95 TL olduğu" belirtilmiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 2091,95 TL tedavi ve 250 TL taksi ücreti toplamı 2.341,95 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın davalılar Bilgi Çelik ve H.. K..'dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların aşağıda sayılan bendler dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.1) Maddi tazminat bakımından; Mahkemece, davacının maddi zararının tespiti için yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde tanzim olunan 07/12/2009 tarihli rapor ve 06/05/2010 tarihli ek raporda tedavi gideri hesaplanırken taksi ücreti dahil edilmek suretiyle zarar miktarı 2091,95 TL olarak tespit edilmiş olmasına rağmen; kararın hüküm kısmında taksi ücretinin mükerrer hesaplanarak 2091,95 TL tedavi ve 250 TL taksi ücreti toplamı 2.341,95 TL maddi zarara hükmedilmesi doğru görülmemiştir.2) Manevi tazminat bakımından; Uyuşmazlık; davacı yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının yüksek olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.Eldeki davanın yasal dayanağını oluşturan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun "Manevi Tazminat" başlıklı 47. maddesi; "Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namıyla adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir." hükmünü içermektedir. Bu maddenin düzenleme alanına giren gerek ölüm gerek cismanî zarar halinde, hakim "özel şartları dikkate alarak" hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedecektir. Bu husus maddenin lafzından açıkça anlaşıldığı gibi, ayrıca koruma amacı güttüğü hayat ve vücut bütünlüğünün özü de bunu gerektirir.Manevi tazminatın amacı, faili bir cezaya çarptırmaktan ziyade, mağduru tatmindir. Manevi tazminat, cismani zarara uğrayanın zarar görmesi nedeniyle bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçlamaktadır. Hakim, Türk Medeni Kanunun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir. (HGK.14.11.2012 gün ve 2012/4-510 Esas- 2012/786 K.)Borçlar Kanununun 47. maddesi hükmüne göre; hâkimin, özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Somut olayda; davacının doktor olduğu, olayın vuku bulduğu tarihten sonra tatile gittiği, tatil dönüşü çalışmış olduğu hastaneden izin veya rapor alınmadığı, yine 15.06.2006 tarihinde psikyatri polikliniğinde yapılan muayenesi neticesinde stres bozukluğuna bağlı tedavinin düzenlendiği ancak istirahat verilmediği ve görevine devam ettiği hususları nazara alındığında, davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı yüksek olup, mahkemece, yukarıdaki ilkeler gözetilerek, hakkaniyete uygun bir tazminata karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme neticesinde yüksek oranda manevi tazminata karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.