MAHKEMESİ : ARABAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/05/2014NUMARASI : 2013/45-2014/83Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; adına kayıtlı ......... nolu elektrik abonesi ile davalı kuruma ait elektrik trafosu olduğunu, ilgili trafodan elektrik alarak sondaj kuyusundan su çekmek suretiyle tarlasını suladığını, 2012 yılı tarımsal sulama döneminde sayacının okunamadığını beyan eden davalı kurum çalışanlarının sayacını söküp götürdüklerini, daha sonra 15.575,50-TL. tüketim bedeli tahakkuk ettirildiğini, 15.575,50-TL'lik tahakkuka vaki faturanın iptali ile davalı kuruma ne kadar borçlu olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Kaçak Elektrik bedeli hesaplanmasında herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, ilgili yönetmelik hükümlerine uygun yapıldığını bildirerek, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, davanın kısmen kabulü ile davacı adına kayıtlı 13393 nolu abone sayılı davacının davalı kuruma 2012 yılı sulama sezonlarındaki kullandığı elektriğe karşılık vergi ve fonlar dahil toplam:2.165,97-TL. borçlu olduğunun TESPİTİNE, davacının davalı kuruma 13.409,53-TL. borçlu olmadığının TESPİTİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık; tarımsal sulama abonesi davacıya sayacın çalışmadığından bahisle, yapılan 15.575,50-TL'lik tahakkuka ilişkin menfi tespit istemine yöneliktir . İlgi tahakkuk tarihinde yürürlükte olan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin “Sayacın tüketim kaydetmemesi" başlıklı 19.maddesi hükmünde, sayacın, müşterinin kusuru dışında herhangi bir nedenle tüketim kaydetmediğinin tespit edilmesi halinde, varsa müşterinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri dikkate alınarak, yoksa, sayaç çalışır duruma getirildikten sonraki müşterinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması alınarak geçmiş dönem tüketimleri hesaplanacağı; perakende satış lisansı sahibi tüzel kişi tarafından yapılan tahakkuk işleminde sayacın tüketim kaydetmediği dönem birim fiyatları kullanılır ve gecikme faizi uygulanmayacağı; ikili anlaşmalar kapsamında elektrik enerjisi tüketen bir müşterinin sayacının doğru tüketim kaydetmemesi durumunda dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi tarafından bu madde kapsamında işlem yapılacağı açıklanmıştır.Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda; Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği 19. madde hükümleri doğrultusunda hesaplama yapıldığı belirtilmiş ise de; yapılan hesaplama sözkonusu mevzuat hükümlerine aykırıdır .Davacı; açıkça ilgi tahakkukun yapıldığı tutanağa konu parsele 2012 yılında pamuk ektiğini beyan etmesine ve ÇKS kaydının da bu doğrultuda olmasına rağmen bilirkişi raporunda hesaplama buğday üzerinden yapılmış; bilirkişi 19.madde kapsamında varsa müşterinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri olarak 2009, 2010 ve 2011 dönemlerinin ortalamasını esas almıştır. Ancak, sözkonusu tarihlerde niza konusu tutanağa konu taşınmazda hangi ürünün ekili olduğu belli değildir. Kaldı ki, davacının tüketiminde 2006 yılından sonra bir düşüş olduğu sabittir. 2006 yılında yıllık tüketim 82470 kwh iken 2007 yılında 82110 kwh , 2008 yılında 16605 kwh, 2011 yılında ise 59250 kwh' dır. HMK 266.maddesi hükmüne göre; çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde, seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.HMK.nun 281.maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.Somut olayda; davacının sorumlu tutulabileceği elektrik tahakkuk bedelinin Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği 19. madde hükümlerine göre hesaplanması gerekir. Bilirkişi raporu bu yönüyle Yargıtay ve taraf denetimine elverişli değildir. Zira, dosya içeriğinde mevcut hükme esas alınan bilirkişi raporunda 19. madde uyarınca hesaplama yapılmak istenmiş; ancak müşterinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimlerinin, bu yoksa sayaç çalışır duruma getirildikten sonraki müşterinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması alınarak geçmiş dönem tüketimleri hesaplanıp tahakkukun yapılması gerekirken; bu hüküm gözardı edilmiştir; Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, dava konusu bedellerin nasıl belirlendiğine dair tüm bilgi ve belgelerin dosyaya sunulması sağlanarak, bilirkişi heyetinden, davalı kurumun davacıdan isteyebileceği bedel hakkında, sözleşme ve fatura tarihlerinde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümlerine göre davacının ektiği ürün ve sulama yaptığı alan da gözetilerek, tereddüte yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor alınarak, davacının borçlu olduğu miktar belirlenmeli ve varılacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve tahakkuka konu dönemde taşınmazda pamuk ekili olmasına rağmen, buğday sulaması üzerinden hesaplama yapan yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.