MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen menfi tespit -istirdat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafça 18.06.2008 günü yapılan sayaç kontrolü sırasında, müvekkili şirketin, 01.05.2000 günü kiralayıp işletmeye başladığı otelin elektrik sayacının bakanlık mühürlerinin koparıldığı, yerine başka yerden alınan biri 1998, diğeri 2000 tarihli mühürlerin takıldığının belirlendiğini, kaçak elektrik kullanıldığından bahisle müvekkili aleyhine 8.034,90 TL kaçak tahakkuku yapıldığını, müvekkilinin bu parayı 28.07.2008 günü davalıya ödediğini ancak müvekkilinin oteli teslim aldığı tarihten bu yana elektrik sayaçlarında değişiklik yapmadığını belirterek; müvekkilinin kaçak elektrik tespit tutanağındaki bedelden borçlu olmadığının tespitiyle, davalıya ödenen 8.034,90 TL'nin ödeme tarihi olan 28.07.2008 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan istirdatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; kaçak elektrik tüketim tespit tutanaklarının aksi kanıtlanmadıkça geçerli belgelerden olduğunu, kaçak elektrik kullanımının haksız fiil olup, sonuçlarından haksız fiil işleyen kimsenin sorumlu bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece; davanın kabulü cihetine gidilerek; davacının dava konusu kaçak elektrik tespit tutanağı gereğince borçlu olmadığının tespitine, 8.034,90 TL'nin ödeme tarihi olan 28.07.2008 tarihinden itibaren işleyecek ticari işlerde uygulanan faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kaçak elektrik kullanımına dayalı tahakkuk bakımından borçlu olmadığının tespitiyle, ödenen bedelin istirdatı istemine ilişkindir....Temyize konu uyuşmazlık; davacının kaçak elektrik kullanıp kullanmadığı noktasında toplanmaktadır. Dosya kapsamından mahkemece verilen 31.03.2009 tarihli ilk kararın davalı vekilinin temyiz istemi üzerine 19. Hukuk Dairesi tarafından incelendiği ve 10.06.2010 günü; "Hükme esas alınan bilirkişi raporu, yeterli incelemeyi içermediği gibi, Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Kaçak elektrik tespit tutanağında sayaca müdahale edildiği belirtilmektedir. Sayaçların incelenmesine yönelik laboratuar raporlarında da, sayaç mühürlerinin koparılarak yerine sahte mühürler takıldığından bahsedilmektedir. Her ne kadar mahkeme kararında sayaca müdahalenin davacının bu yeri kiralamasından önce yapıldığı görüşüne yer verilmiş ise de, tutanakta ve laboratuar raporlarında müdahale tarihine dair bir açıklık olmadığı görülmektedir.Bu durumda mahkemece belirtilen bu olgular karşısında yeniden konusunda uzman bir bilirkişiden rapor aldırılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir." gerekçesi ile bozulduğu; bozmaya uyularak verilen 09.06.2011 tarihli ikinci kararın davalı vekilinin temyiz istemi üzerine 19. Hukuk Dairesi tarafından incelendiği ve 19.12.2011 günü; "Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Bu durumda mahkemece dairemiz bozma kararı doğrultusunda işlem yapılarak dava konusu elektrik sayacına müdahalenin ne zaman meydana geldiği hususundaki uyuşmazlıkta ispat külfeti davacıda olduğu gözetilmek suretiyle üç kişilik bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak tüm deliller birlikte değerlendirilerek, bozma kararına uyulmakla bozma kararı çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması gerektiğine ilişkin usuli müktesep hak kuralı da gözetilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulduğu anlaşılmaktadır. Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda mahkeme için zorunluluk doğar. Somut olayda; bozma kararına uyan mahkemece; 3'lü bilirkişiden rapor alınmış olup raporda; sayaçlara eksik tüketim yapacak şekilde bir müdahalede bulunulmadığı, tüketim ekstrelerine göre tutanak öncesi ve tutanak sonrası tüketimlerde dikkate değer bir değişim olmaması nedeniyle fiilen kaçak tüketimin gerçekleşmediği, mühürlerin eski tarihli olmasına rağmen yaklaşık 8-10 yıllık süreçte mühür değişiminin tespit edilmemiş olması nedeniyle kesin olmamakla birlikte mühürlerin tutanak öncesi yakın bir tarihte değiştirilmiş olabileceği rapor edilmiş, mahkemece bu rapor hükme esas alınarak kaçak elektrik kullanımının ispat edilemediği, sayaç mühürlerinin ne zaman değiştirildiğine ilişkin delil bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiştir. Bozma kararında açıklandığı üzere, dava konusu sayacın mühürleri koparılarak yerine sahte mühürler takılmıştır. Her ne kadar sayaca müdahalenin, davacının bu yeri kiralamasından önce yapıldığı iddia olunmuş ve bu iddia mahkemece kabul edilmiş ise de müdahale tarihine ilişkin olarak bozmadan sonra da alınan bilirkişi raporunda net bir tarih belirlenmemiş olup, mühürlerin tutanak öncesi yakın bir tarihte değiştirilmiş olabileceği varsayımsal olarak rapor edilmiş, mahkemece bu hususta ispat yükünün davacıda olduğu göz ardı edilerek sayaç mühürlerinin ne zaman değiştirildiğine ilişkin delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü cihetine gidilmiştir. ....Hal böyle olunca; Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin 43/1.maddesine göre mühür bozma, değiştirme gibi hususlarda karine olarak kaçak elektrik kullanıldığının kabulünün gerekmesine göre mahkemece, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılıp, rapor alınarak; tutanak içeriği değerlendirilerek, önceki bozma ilamlarında belirtilen eksiklikler de giderildikten sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.