Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16475 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11981 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların dava konusu taşınmaza birlikte malik olduklarını, hissedarlar arasında fiili taksim yapıldığını, .ve ....ı'nın dava konusu taşınmazdan dolgu malzemesi almak suretiyle taşınmaza zarar verdiğini, davalının ... aleyhine tazminat davası açtığını, davayı kazanıp, hükmedilen tazminatı aldığını, dava dışı Bakanlığın eyleminden dolayı taşınmazın fiili taksimde müvekkiline düşen kısmının zarar gördüğünü, müvekkilinin hak ettiği tazminatı davalının alarak sebepsiz zenginleştiğini iddia ederek; 70.000,00 TL'nin, sebepsiz zenginleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin hissesi karşılığında mahkeme kararıyla tazminata hak kazandığını, davacının da kendi hissesiyle ilgili açtığı dava sonucu hisse karşılığı olan tazminatı aldığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davacının fiili taksim iddiasının yerinde olduğu, müşterek maliklerin fiili taksime uygun şekilde hareket etmesi gerektiği, fiili taksim gereğince her müşterek malikin kendisine isabet eden bölüme ilişkin zararının karşılanmasını isteyebileceği, taşınmazın geçici işgali yapılan toplam alanın 8658.51 metrekare olduğu, mahkemece işgal bedeli olarak toplam 630.623,00 TL takdir edildiği, oran kurulduğunda, davacının davalıdan 21.572,91 TL talep edebileceği ancak davacı lehine mahkeme kararıyla takdir edilen 4.362,58 TL tazminat bedeli bu miktardan mahsup edildiğinde davacının kalan alacağının 17.210,33 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüyle, 17.210,33 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.....Dava; sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkindir.Dosya kapsamından; dava konusu taşınmazda, davacı ...'in 18/2880; davalı ...'in 141/288 payının bulunduğu; davalının, 31.08.2005 günü dava dışı ..... aleyhine tazminat davası açtığı, fındık bahçesi olarak kullanılan taşınmazdan malzeme alarak taşınmazın içini boşaltan Bakanlıktan zeminin eski hale getirilmesi için tazminat talebinde bulunduğu, mahkemece davalıya 308.742,51 TL ödenmesine karar verildiği, kararın 4. Hukuk Dairesi'nin 20.10.2008 tarihli ilamıyla onandığı, Bakanlık vekilinin karar düzeltme isteminin 26.02.2009 günü reddedildiği anlaşılmıştır.Diğer taraftan, eldeki davanın davacısı da; malzeme alımı sonucu taşınmazın zarar gördüğü gerekçesiyle Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine 26.12.2007 günü tazminat davası açmış, mahkemece, 4.362,58 TL'nin davacıya ödenmesine karar verilmiş, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 29.03.2012 tarihli ilamıyla hükmü onamış, davacı eldeki alacak davasını 05.10.2010 günü açmıştır. Sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümlerin amacı, zenginleşenin haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi, hak sahibine geri vermesidir. Bu bağlamda, TBK'nın 77. maddesinde; haklı bir sebep olmaksızın başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen kimsenin bu zenginleşmeyi geri vermek zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Somut olayda, dava konusu taşınmazla ilgili olarak hem davacı hem de davalı taraf ayrı ayrı açtıkları kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla tapudaki hisseleri oranında tazminata hak kazanmışlardır. Hal böyle olunca; davalının kesinleşmiş mahkeme kararıyla dava dışı 3 kişiden tahsil ettiği tazminatın, davacı hissedar aleyhine sebepsiz zenginleşme teşkil etmeyeceği göz önünde bulundurularak, yasal şartları oluşmayan alacak talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.