Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16471 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 10781 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİTaraflar arasında görülen harici taşınmaz satışı nedeniyle ödemenin iadesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı şirket tarafından satışa sunulan dava konusu taşınmazdan, İngiltere'de yayınlanan gazeteler vasıtasıyla haberdar olduğunu, taşınmazın maliki dava dışı .... ile müvekkili arasında harici satış sözleşmesi imzalandığını, satış bedeline mahsup edilmek üzere ....'a 09.12.2005 günü 2.000 euro ödediğini, taşınmazın pazarlama işini yapan davalı şirkete de 16.02.2006 günü 19.150,50 euro, 22.11.2005 günü 500 euro olmak üzere toplam 19.650,50 euro gönderildiğini, daha sonra sözleşmenin feshedilerek taşınmaz için ödenmiş tüm paraların müvekkiline iadesinin kararlaştırıldığını ancak paraların müvekkiline iade edilmediğini, çekilen ihtarlara da olumsuz yanıt verildiğini, bunun üzerine 2.000 euronun istirdatı için malik .... aleyhine dava açtıklarını, taleplerinin kabul edildiğini, hükmün kesinleştiğini belirterek; müvekkilinin davalı şirkete ödediği toplam 19.650,50 euronun, 19.150,50 eurosunun 04.07.2008 tarihli ihtarname tarihinden, 500 eurosunun dava tarihinden itibaren euroya uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ödemeleri yaptığı.... adlı şirketle müvekkili .... İnşaat şirketi arasında hiç bir bağın bulunmadığını, müvekkili şirketin davada taraf ehliyetinin olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davalı şirketle, davacının ödemeleri yaptığı şirketin ayrı şirketler olduğu, davacının davalı şirkete ödeme yaptığını ispat edemediği gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. ....Dava, harici taşınmaz satış sözleşmesi gereğince ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istirdatı istemine ilişkindir.Temyize konu uyuşmazlık; davalı ....şirketiyle, davaya konu ödemelerin yapıldığı .... isimli şirketin aynı şirket olup olmadığı ve davalı şirketin davacı aleyhine sebepsiz zenginleşip zenginleşmediği noktasında toplanmaktadır.Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan herbiri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesinde de; ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu vurgulanmıştır. Bu bağlamda ispat yükü, ilk önce kural olarak davacıya düşer. Davacı, davasını dayandırdığı vakıaları, olguları ispat etmelidir.Somut olayda davacı, davalı şirketin pazarlamasını yaptığı dava konusu taşınmazla ilgili olarak davalı şirkete banka kanalıyla para gönderdiğini, taşınmazın devrinin yapılmaması nedeniyle ödediği bedel kadar davalı şirketin sebepsiz zenginleştiğini iddia etmiş, davalı şirket de ödemenin kendilerine değil ....adlı başka bir şirkete yapıldığını savunmuştur. Dosya kapsamından; davacı ile dava dışı malik ....arasında .... villanın satışına ilişkin 21.02.2006 günü mesken satışı ön taahhütnamesinin imzalandığı, davacının 26.04.2010 günü dava dışı malik.....aleyhine 2.000 euronun iadesi için dava açtığı, 01.02.2011 tarihli celsede.... dava konusu taşınmazın satışını .... isimli şirketin üstlendiğini beyan ettiği, 10.02.2011 havale tarihli beyan dilekçesinde....isimli şirket yetkilileri tarafından dava konusu taşınmaza müşteri olduğunun bildirilmesi üzerine dava konusu harici satış sözleşmesini imzaladığını beyan ettiği, mahkemece 2.000 euronun dava tarihindeki karşılığı olan 3.938,00 TL'nin davacıya iadesi yönünde karar verildiği, kararın tarafların temyiz etmemesi üzerine 28.04.2011 günü kesinleştiği, .... adlı şirketin .... Şirketi ismiyle 08.05.2005 günü kurulduğu, ortaklarının.... olduğu, davacının 09.02.2006 günü 19.150,50 euroyu.... gönderdiği anlaşılmıştır. Diğer taraftan eldeki davada tanık olarak dinlenen .... adlı şirkette çalıştığını, bu şirketle davalı ....simli şirketinin aynı şirket olduğunu, .... kısaltılmış hali olduğunu, davacının dosyaya sunduğu ödeme belgesinde ismi bulunan Rebece Lace'nin şirketin İrlanda'da bulunan ofisinde çalıştığını, şirketin gayrimenkul satışlarının Didim'de yapıldığını, yabancı müşterilerle bağlantıların İrlanda'da bulunan ofisten sağlandığını, müşterilerin.... bulunan ofise ödeme yapmalarının ardından ilgili belgelerin kendilerine gönderildiğini, davalı şirketin o tarihte yetkilisinin .....olduğunu beyan etmiş, tanık ...adlı davalı şirketten daire satın aldığını, davacının ödeme belgelerinde adı geçen Rebeca'nın davalı şirkette çalıştığını beyan etmiştir. ...Dosyadaki "Site Bakımı" başlıklı belgeyi, davacı ... ile.... imzalamıştır. Bu belgenin imzalandığı 28.02.2006 tarihinde .... şirketin temsilcisidir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da;.... isimli şirketin taşınmazların pazarlamasını .... ünvanıyla yaptığı tespit edilmiştir. Dosya kapsamından davacının ödeme yaptığı kişilerin davalı şirketin ortakları olduğu, davalı şirketin yabancı uyruklu kişilere taşınmazları pazarlarken .... Centre ünvanını kullandığı anlaşılmıştır. Herkes kendi iddiasını ispat ile yükümlü olduğu için davalının, paranın gönderildiği şirketin ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunduğunu ve kendileri ile bir bağının bulunmadığını ispat etmesi gerekmektedir.Hal böyle olunca; paranın ödendiği şirketin davalı şirketle bir ilgisinin bulunmadığı hususunda ispat yükünün davalıda olduğu kabul edilerek, davalıdan bu hususta delilleri sorulup, hasıl olacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle ispat yükü yanlış tarafa yüklenmek suretiyle, davacının davalı şirkete ödeme yaptığını ispat edemediği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.