Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16451 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 13660 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVALILAR : 1-... VEK.AV...., 2-...Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davada, 04.09.2003 tarihinde meydana gelen elektrik çarpması sonucu hayatını kaybeden oğlu .... desteğinden yoksun kalması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 10.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın tahsili istenilmiştir. Davalılar vekili davanın reddini talep etmiştir. Yerel mahkemenin 7.473,47 TL maddi ve 4.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline ilişkin hükmü taraf vekillerince temyiz edilmiş olup, Yargıtay 4.HD.'nin 22.12.2011 tarih ve ...sayılı ilamı ile; "ölenin kusursuz olduğu gözetilerek maddi ve manevi tazminat isteklerinin tamamı hüküm altına alınması gerektiğinden bahisle" bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulmak suretiyle davanın kabulüne ve bilirkişi tarafından belirlenen 22.514,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiştir.Hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen ilk kararın temyizi üzerine Yargıtay 4.Hukuk Dairesince hükmün bozulmasından ve bozmaya uyulduktan sonra, yapılan yargılama esnasında davacılar tarafından verilen 05.03.2013 tarihli dilekçe ile davacı lehine talep edilen maddi tazminat miktarını ıslah suretiyle 22.514,00 TL olarak artırmıştır. Mahkeme, hükmünde ıslah ile artırılan miktar esas alınarak bu yöndeki talebin kabulüne karar verilmiştir.... -2-6100 sayılı HMK'nun 107.maddesi ile 1086 sayılı HUMK'da bulunmayan ''belirsiz alacak davası'' türü kabul edilmiştir. Bu madde hükmüne göre; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. Belirsiz alacak davası, davacının talep edeceği miktarı asgari olarak bilmesine ve tespit edebilmesine rağmen, alacağın tamamını tam olarak tespit edemediği ve özellikle zararın baştan belirlenemediği, bunun objektif olarak imkansız olduğu ve ancak bir incelemeden sonra tam olarak tespiti mümkün olan tazminat taleplerinde söz konusu olabilir. Belirsiz alacak davasında iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebin artırılabilmesi olanağından yararlanabilmek için, artırma talebinin yargılamanın ilerleyen aşamalarında, karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda yapılması gerekir. 6100 sayılı HMK'nun 109.maddesinde ise kısmi dava müessesesi düzenlenmiştir. Söz konusu hükümde; talep konusunun niteliği itibari ile bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmının dava yoluyla ileri sürülebileceği belirtilmiştir. Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Bu durumda; 6100 sayılı HMK'nun 177/2.maddesi hükmü gereğince sözlü veya yazılı olarak ıslah yapılabilir. Sözlü ıslah; bu konudaki talebin duruşma tutanağına geçirilmesi ve tutanağın ıslah yoluna başvuran tarafça imzalanması şeklinde gerçekleştirilebilir. Duruşma dışında ıslah ise; mahkemeye verilecek dilekçe ile yapılır ve karşı taraf duruşmada hazır değil ise veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyor ise ıslah dilekçesi veya mahkeme tutanağı haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir (177/2-c.2). Davacı, ancak, açıklanan yöntemle ve harcını yatırmak suretiyle müddeabihi artırabilir.Somut olayda, dava, 13.09.2004 tarihinde eski 1086 sayılı HUMK'nu döneminde açılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesi ve 18.11.2009 tarihli ek dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 15.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir. Bunun yanında da 05.03.2013 tarihinde ıslah ile talebini 22.514,00 TL'ye yükseltmiştir.... -3-Oysa, HMK.nun 176.maddesi (HUMK'nun 83.maddesi) ve 04.02.1948 tarih 44/10-48/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir.O halde mahkemece, bozma ilamından önceki davacı talebi gözetilerek karar verilmesi gerekirken bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı ilkesi gözetilmeksizin fazla miktarda maddi tazminata karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.