MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı, davalı ... şirketinin, düzenlediği faturalar ile kendisinden hukuka aykırı olarak kayıp-kaçak (var ise dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim) bedeli adı altında fazladan ücret tahsil ettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, şimdilik 100 TL bedelinin işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; 10.03.2016 tarihli dilekçesi ile de talebini 12.043.15 TL'ye yükseltmiştir.Davalı, tacir olan davacı şirketin, süresi içinde itiraz etmediği faturaların içeriğini kabul etmiş sayılacağını, ayrıca kayıp-kaçak bedelinin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davalı ... şirketinin, kayıp-kaçak (var ise dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim) bedelini elektrik abonesi olan davacı şirketten tahsil etmesinin yasal dayanağı bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.1-)Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak (var ise dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim) bedelinin istirdatı istemine ilişkindir. Davanın, 6335 sayılı Yasa ile değişik 6102 sayılı TTK'nın 4. ve 5. maddelerinin yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı anlaşılmaktadır.Anılan Yasanın 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmasının gerekli ve yeterli olduğu belirtilmiş; müteakip 5.maddesinde ise, “Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.Davacının ticari işletmesinde kullanılacak elektriğe ilişkin davalı kuruma yaptığı abonelik istemine ilişkin uyuşmazlığın çözümü (tarafların tacir olmasıda nazara alındığında); Asliye Ticaret Mahkemesinin görevi içerisindedir.Hal böyle olunca; mahkemece, davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, yazılı şekilde Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla esasa girerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazları bu aşamada inceleme konusu yapılmamıştır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.