Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16390 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10863 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 18. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 27/02/2014NUMARASI : 2013/1070-2014/109Taraflar arasında görülen yardım nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin anne ve babasının boşandıklarını, müvekkili lehine nafaka takdir olunmadığını, müvekkilinin ihtiyaçlarını karşılamak için müvekkilinin annesinin adına kayıtlı banka hesabına davalının takdirine bağlı miktarlarda paralar yatırıldığını, davalının ısrarı ile özel bir üniversitenin mühendislik bölümüne kayıt yaptırdığını, eğitim ücretlerinin yüksek olduğunu, müvekkilinin gelirinin bulunmadığını, davalının şirketinin olduğunu, aylık gelirinin ortalama 60.000 TL olduğunu belirterek, dava tarihinden itibaren aylık 15.000 TL yardım nafakasına hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının masraflarını müvekkilinin karşıladığını, davacıya 1.000 TL limitli kredi kartı çıkarttığını, müvekkili adına kayıtlı şirketin zarar ettiğini, şirketin sağladığı herhangi bir maddi menfaatin bulunmadığını, özel üniversitenin eğitim ücretinin müvekkili tarafından karşılandığını, davacının annesinin emekli maaşı aldığını, bu nedenlerle davacının yardım nafakası talebinin reddine, mahkemenin yardım nafakasına karar verilmesi durumunda, yardım nafakası tutarının tarafların gerçek ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre makul oranda ve hakkineyete uygun bir nafakaya karar verilmesini, dilemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, dava tarihinden geçerli olmak üzere takdiren aylık 5.000,00 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Hüküm, davalı ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.TMK.nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür".TMK.nun 365/2 maddesinde; "dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemesi yer almaktadır.Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır.Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.Somut olayda; mahkemece yapılan araştırma neticesinde, davacının K.. Üniversitesi Endüstrü Mühendisliği 1.sınıf öğrencisi olduğu, yıllık eğitim giderinin 36.500 TL olduğu, annesi ile birlikte kirada oturduğu; davalının ise ... Yapı Malze.San.Tic.Ltd.Şirketi genel müdürü olduğu, 9.333 Euro maaş aldığı aracının ve muhtelif taşınmazlarının olduğu, eşi ile birlikte kendi evinde oturduğu tespit edilmiş, ancak davacının annesinin ekonomik durumu araştırılmadan karar verildiği, davacı lehine davalı aleyhine hükmedilen nafaka miktarının ise davalının gelir durumu dikkate alındığında yüksek olduğu anlaşılmıştır.O halde mahkemece; davacının ihtiyaçları ile davalının gelir durumu ve dava dışı annenin de nafakaya katılma yükümlülüğü dikkate alınarak, TMK'nun 4.maddesi gereğince hakkaniye uygun nafakaya hükmedilmesi gerekirken, davalının gelir durumu ile orantısız, davalıyı ödeme güçlüğüne düşürecek nitelikte nafaka takdiri usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.