Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16387 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8294 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 12. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 17/02/2015NUMARASI : 2013/991-2015/90Taraflar arasındaki nafakanın kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; nafakanın belirlendiği boşanma davasının üzerinden 7 yıl geçtiği, davalının yüksekokul bitirip çalışmaya başladığı, müvekkilinin ise yeniden evlendiğini belirterek ÜFE oranında artış yapılarak 740,98TL'ye ulaşan yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kendi çabası ve ailesinin desteği ile yüksekokul bitirdiğini, çalışarak elde ettiği kazancın tek başına yaşamasına yetmediğini, ailesi ile birlikte yaşadığını belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacının, davalıya oranla çok daha iyi ekonomik şartlara sahip olduğu, yoksulluk nafakasının kaldırılması koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması mümkün olmadığı takdirde indirilmesine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve1998/ 2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.4721 sayılı Yasa 176/3.maddesine göre; “sözleşme veya hüküm ile kendisine maddi tazminat veya nafaka olarak bir irat tahsis edilmiş eşin yoksulluğunun zail olması, haysiyetsiz hayat sürmesi, bir evlenme akti olmadan fiilen karı koca gibi yaşaması yeniden evlenmesi veya eşlerden birinin ölmesi halinde, aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça bu irat kesilir. İrat şeklinde maddi tazminat veya nafakayı gerektiren sebep ortadan kalkar ya da önemli ölçüde azalır veya borçlunun mali gücü önemli ölçüde eksilirse iradın indirilmesine veya kaldırılmasına karar verilebileceği gibi değişen durumlara göre ve hakkaniyet gerektiriyorsa iradın arttırılması da istenebilir.” (TMK. md. 176/4)Yoksulluk durumu günün ekonomik koşulları ile birlikte, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki, bilimsel öğretide; evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olduğu belirtilmektedir. Yargıtay'ın yerleşik kararlarında “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakasının bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak da kabul edilmemektedir. Dosyanın incelenmesinde; davalının nafakanın bağlanmasından sonra özel hastenede asgari ücretle işe başladığı, ailesi ile birlikte yaşadığı, davacının ise inşaat taahhüt işleri yaptığı, mimar olup aylık 2.500TL gelir elde ettiği, yeniden evlendiği tespit edilmiştir.O halde, dava tarihindeki şartlara göre; davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı kabul edilerek nafakanın kaldırılması talebinin reddi doğru ise de, davacının yeniden evlenmesi, davalının sabit gelirinin olması ve ödenen toplam nafaka miktarı gözetilerek hakkaniyet ölçüsünde uygun bir miktar indirime karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın tamamen reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.