Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16354 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20450 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : ORTAKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/02/2014NUMARASI : 2012/193-2014/96Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin Ortaköy Belediyesinin 07.08.1992 tarihli encümen kararı ile tapusuz olan ......... Mahalle .......... Mevkiinde bulunan ...........ada ......... parsel 587,29 m² gayrimenkulü 4.111,030 TL bedelle aldığını, ancak tapunun hiç verilmediğini, Belediye'nin dava dışı Hazine tarafından açılan davaların sonucu hakkında da herhangi bir bilgi vermediğini, müracaat eden vatandaşlara 10 yıllık sürenin dolduğu ve hak kaybı olduğunun ileri sürüldüğünü, müvekkiline 07.08.1992 tarihli encümen kararının iptali ile ilgili belediyece alınan herhangi bir karar veya mahkeme kararının tebliğ edilmediğini, müvekkilinin mevcut durumu 28.06.2012 tarihinde öğrendiğini, müvekkilinin satın aldığı gayrimenkulün şimdiki değerini davalı belediyeden istediğini ancak olumsuz yanıt aldığını iddia ederek, gayrimenkulün hukuka aykırı olarak satışından doğan munzam zararın (şimdiki değerinin) hesaplanarak şimdilik 100,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; belediyeye ait taşımazların satışına karar verme yetkisi belediye meclisine ait olduğu bu nedenle hukuki işlemin baştan itibaren geçersiz olduğunu, taşınmazın satın alınıp parasının ödendiği tarihten dava tarihine kadar yaklaşık 20 yıl gibi bir zaman geçtiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; 21.02.2014 havale tarihli bilirkişi raporunda davacının davalı Belediye'ye ödemiş olduğu bedelin dava tarihi itibari ile ulaştığı alım gücünün 1.020 TL olarak hesaplandığı, ancak bilirkişinin arsa satış bedeli dışında ayrıca ÇTV ve PTT ve benzeri bedelini de hesapladığından bu bedelin 1.020 TL'den düşülmesi gerektiği, ÇTV ve PTT bedeli olan 129 TL düşüldüğünde kalan 891 TL yönünden davanın kabulü ile bunun 100,00 TL'sinin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte; 791,00 TL'sinin ıslah tarihi olan 14.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı belediyeden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin ise sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;Somut olayda; davalı Belediye'nin 07.08.1992 tarihli encümen kararı ile; İlçenin ...........Mahalle, ............. Mevkiinde bulunan, Belediyeye ait parselasyonu yapılmış ......... parsellik arsadan ....... ada ..........parsel no.lu taşınmazın 587,29 TL'sinin 4.111.030 TL bedelle davacıya satışına karar verdiği, davacının da bu karar doğrultusunda belirlenen bedeli ödediği ne var ki dava dışı Hazine'nin açtığı kadastro tespitine itiraz davasının mahkemece kabul edilerek taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verildiği ve iş bu kararın 18.04.2005 tarihinde kesinleştiği böylece bu tarih itibariyle davaya konu taşınmazın davacı adına tescilinin imkansız hale geldiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı Belediyenin maliki bulunduğu taşınmazı encümen kararı ile davacıya satmasına ilişkin sözleşmeden kaynaklandığı sabit olup; taraflar arasında yapılan bu sözleşme geçerlidir. Geçerli sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle davacı, satış bedelini ödediğini ispat etmek koşuluyla taşınmazın ifasının imkânsız hale geldiği tarihteki rayiç değerini isteyebilir. Mahkemece, davacının ödediği satış bedelinin dava tarihi itibariyle ulaştığı alım gücüne hükmedilmesi doğru görülmemiştir.Bu durumda mahkemece; davaya konu taşınmaza yakın bölgelerden ve ifanın imkansız hale geldiği tarihe yakın zaman içinde yapılan benzer yözölçümlü taşınmazların satışlarını bildirmeleri için taraflara imkan tanınmalı, gerektiğinde re'sen emsal temini yoluna gidilerek, bu emsallerde dikkate alınarak taşınmazın rayiç değerinin mahallinde yapılacak keşif ile bilirkişi kurulu eşliğinde inceleme yapılarak denetime elverişli, bilimsel verilere uygun alınacak rapor sonucuna göre karar verilmelidir.Bu hususlara dikkat edilmeden yanılgılı değerlendirme ve yukarıdaki gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.