MAHKEMESİ : ÇEŞME ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 31/10/2013NUMARASI : 2010/177-2013/531Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili, Çeşme Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2007/34 satış sayılı dosyası ile müvekkilininde hissedarı olduğu bir grup taşınmazın satılarak paraya çevrildiğini, taşınmazlardan müvekkilin hissesine düşen 22.125,11 TL'nın Çeşme Sulh Hukuk Mahkemesinin talimatı ile müvekkil adına davalı bankanın Çeşme şubesinde açılan vadeli hesaba yatırıldığını, hesapta bulunan paranın Eyüp 3. Noterliği'nin 15/09/2008 tarih 19707 yevmiye ile düzenlenen vekaletname ile müvekkilinin bilgisi haricinde tanımadığı İsa Macit isimli üçüncü bir şahsa ödendiğini, davalı bankaya ve davalı notere ibraz edilen nüfus cüzdanının ve bu nüfus cüzdanı dayanak alınarak bankalardan para çekilmesine yönelik verilen vekaletnamedeki imzanın müvekkile ait olmadığını ileri sürerek, 22.196,32 TL'nın 16/09/2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı İ.. K.. vekili, müvekkilinin Eyüp 3. Noteri olup mesleği gereği davaya konu vekaletnameyi düzenlediğini, müvekkilinin vekaletnameyi düzenlerken 1512 Sayılı Noterlik Yasası ve Noterlik Yasası Yönetmeliği'nde ki her şartı yerine getirdiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı banka vekili, müvekkil bankaca gerekli tüm kontroller yapılarak ödeme yapıldığını savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, iğfal kabiliyeti bulunan nüfus cüzdanını kullanan üçüncü kişinin eylemi ile illiyet bağının kesildiği, bu nedenle davalı noterin sorumlu tutulamayacağı, davalı bankanın ise kusursuz olduğu gerekçeleriyle her iki davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının davalı bankaya yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.Davacının, davalı (noter) İ.. K.. hakkında kurulan hükme yönelik temyiz itirazına gelince;1512 sayılı Noterlik Kanununun "Noterlerin Hukuki Sorumlulukları" başlıklı 162.maddesine göre "Stajyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile, noterler, işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar. Noter, birinci fıkra gereği ödediği miktar için işin yapılmaması, hatalı yahut eksik yapılmasına sebep olan stajyer veya noterlik personeline rücu edebilir."Bu maddeye göre, noterlerin sorumluluğu "Kusursuz sorumluluktur." Kusursuz sorumlulukta, zarar gören kişinin kusurun varlığını ispat etmek zorunluluğu yoktur. Aksine kusursuz sorumlu olan davalının (noterin) olayla zarar arasında illiyet bağının bulunmadığını kanıtlaması gerekir. Sorumluluk hukukunun önemli öğelerinden biri de zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunmasıdır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır.Teoride ve uygulamada; mucbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur.Noterlik Yasası'nın 72.maddesi gereğince noter, iş yaptıracak kişilerin kimlik ve adresleri ile gerçek isteklerini tamamen öğrenmekle yükümlüdür. Noterin sahte belgeler ile işlem yapması hatalı ve eksik bir işlemdir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06/12/2013 gün 2013/4-335 E, 2013/1654 K sayılı ilamında, "...Noterin ilgililerin hukukî menfaatlerini korumak için araştırma ve aydınlatma görevi vardır. Noterlik Kanunu’nun 72. maddesine göre; noter, iş yaptıracak kimselerin kimlik, adres ve yeteneğini ve gerçek isteklerinin tamamını öğrenmekle yükümlüdür. Bu cümleden olarak noterin veya çalışanının her zaman belgenin sahte olup olmadığını anlamasını ve tetkik etmesini yani grafolojik bir inceleme yapması beklenemez. Ancak; belgenin veya kimliğin ilk bakışta sahte olup olmadığı veya kimlikte şekli anlamda var olması gereken bir bilginin olmaması yahut olmaması gereken bir ibarenin bulunması noter veya çalışan tarafından dikkat edilmesi gereken hususlardandır. Bu gibi hâllerde noterin veya çalışanının gerekli özeni göstermesi beklenir. Aksine davranış özen yükümlülüğünün ihlâlidir... " hususları vurgulanmıştır.Somut olaya gelince, davacı, davalı noter tarafından sahte nüfus cüzdanına dayanılarak düzenlenen vekaletname işleminde özenli inceleme yapılmaması nedeniyle banka hesabındaki paranın ilgisiz kişiye ödendiğini öne sürerek, uğradığı zararın tazminini istemiştir. Davaya konu para çekme işlemi sırasında dava dışı üçüncü kişinin, sahte nüfus cüzdanını davalı notere ibraz ederek vekaletname düzenlettiği, daha sonra bu belge ile davalı bankadan para çekme işlemini gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. Davacı hesabındaki paranın bir takım sahte işlem ve belgeler ile dava dışı kişiye ödendiği ihtilafsızdır. Sunulan sahte nüfus cüdanın ile gerçek nüfus cüzdanının ön kısmında yazan seri ve numarası ile fotoğraf ve nüfus müdürü adı ve imzalarının farklı olduğu görülmüştür.Bu farklılıkların nedeni konusunda kuşkulanılıp gerekli araştırmanın yapılması gerekir. Resmi işlem yapma görevini üstlenmiş ve teknolojinin gelişmesi ile internette sorgulama, mernis sistemi gibi kolaylıklara kavuşmuş olan davalı noterin daha fazla bilgi ve tecrübeye sahip olması nedeni ile dikkat ve özen görevi bulunmaktadır. Bu farklılıkların nedeni konusunda da gerekli incelemenin yapılmaması da davalı noterin özenli davranmadığını ve kusurlu olduğunu göstermektedir. Sahte nüfus cüdanı ile gerçek nüfus cüzdanı arasındaki yukarıda belirtilen ve ilk bakışta anlaşılabilecek farklılıklar dikkate alındığında, olayla zarar arasındaki illiyet bağının kesildiğinden söz edilemez.Hal böyle olunca, yerel mahkemece zararın kapsamı belirlenerek olayın gelişim biçimine göre davalı noterin kusursuz sorumlu olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle davalı noter yönünden istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.