Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16330 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12418 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesi ile; davalının 2275 no.lu tarımsal sulama abonesi olduğunu belirterek, 2003-2004-2005 yıllarına ilişkin ödenmeyen normal dönem enerji tüketim faturaları ile kaçak elektrik tüketim faturalarının tahsili amacıyla başlattıkları takibe vaki itirazın iptali ile inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesi ile; kaçak elektrik tüketimi yaptığından bahisle .... yargılandığını ve beraat ettiğini, kaçak elektrik kullanmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davalının kaçak elektrik kullandığına ilişkin hususun kesin olarak ispat edilemediği kanaatine varılarak, kaçak elektrik yönünden yapılan tahakkukun yasal olmadığı gerekçesi ile bu husustaki davanın reddine, normal tüketim dönemlerine ilişkin olarak usul ve yasaya uygun bulunan bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kısmen kabulü ile takibin 22.441,77 TL asıl alacak 10.700,90 TL gecikme zammı ve 1.926,18 TL gecikme zammı KDV'si olmak üzere toplam 35.068,84 TL üzerinden devamına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “ceza hukuku ile medeni hukuk arasında münasebet” başlıklı 53. maddesine göre; “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraet karariyle de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” Görülmektedir ki, ceza mahkemesinin “delil yetersizliğine dayanan beraat kararının” hukuk hakimini bağlamayacağı ancak beraat kararı bir maddi olguyu tespit ediyorsa bu kararın hukuk hakimini bağlayacağı, beraat kararı suçun sanıklar tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayanıyorsa, bu kararın hukuk hakimini de bağlayacağı, bundan başka kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hüküm altına alınmıştır (....).....Ceza mahkemesinde, suçun sanık tarafından işlenmediğinin saptanması nedeniyle verilen beraat kararının Hukuk Mahkemesine etkisi düşünülürse de, kesin delil bulunmaması nedeniyle beraat kararı verilmesi halinde bu nitelikteki kararın Hukuk Hakimini bağlayacağı söylenemez. (...)Somut olayda hükme esas alınan ....K.sayılı ilamına bakıldığında; elektrik hırsızlığı suçundan yapılan yargılama sonucunda davalı/sanık hakkında ''Her ne kadar sayacın Konya kontrol istasyonunda yapılan muayenesinde mühürle oynanmış ve bozuk çalıştığı belirtilmiş ise de tutanak tanıklarının suç tarihinde sayacın normal çalıştığını, sayacı olması gereken rakamdan düşük bir rakamda buldukları için söktüklerini söylemeleri, sanığın suç tarihinden önceki ve sonraki tüketim rakamlarının birbirine yakın olması, iklim ve yağış şartlarına göre, sanığın kardeşlerine ait olan ve daha önceki yıllarda kullandığı, tarlaların bir kısmını 2005 yılında etmediğini bildirmiş olmasına göre kullanılan elektriğin değişme gösterebileceği ve şüpheden sanık yararlanır ilkesi de birlikte düşünüldüğünde, sanığın müsnet suçu işlediğine dair kesin ve inandırıcı delil olmadığı'' gerekçesi ile beraatine karar verildiği görülmektedir. Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde ceza mahkemesi tarafından verilen bu beraat kararının, hukuk mahkemesinde bağlayıcı olmadığı açıktır.Bunun yanında hükme esas alınan 01.02.2013 havale tarihli bilirkişi raporuna bakıldığında; ''...davalı abonenin 2003 yılındaki tutanak öncesi dönemdeki fatura tahakkukunun 12.436,90 TL olduğu, tutanak sonrası dönemdeki tahakkukların %50 oranından aşağıda olduğu yani kaçak elektrik kullanımlarında tutanak sonrasında görülen %100 gibi tüketim miktarında artışın olmadığı göz önüne alındığında, davalı abonenin kaçak elektrik kullanmadığını düşündürmektedir.'' şeklinde görüş bildirildiği görülmektedir. Ne var ki, Elektrik piyasası müşteri hizmetleri yönetmeliği'nin 13/a maddesine göre; '' Dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi'' kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilir. Davaya konu 2275 no.lu sayaç hakkında .... Müdürlüğü tarafından ''devlet mühürleri ile oynanmış'' olduğu yönünde 12.10.2004 tarihli rapor hazırlandığı, duruşmada dinlenen tutanak mümzileri tarafından da davalının bakanlık mühürünü kırarak endeksi düşürdüğünü tespit ettikleri yönünde beyanda bulunulduğu görülmektedir.Tüm bu açıklama ve tespitler karşısında davalının kaçak elektrik tükettiğinin kabul edilmesi gerekirken, ceza mahkemesi kararı ve yetersiz bilirkişi raporuna göre eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.