Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16313 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7854 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL 40.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 06/02/2014NUMARASI : 2013/197-2014/53Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalının, enerji bedelini ödemediğini, yapılan icra takibine de itiraz ettiğini belirterek; itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı cevabında; 1997 yılında abonelik müracaatında bulunduğunu, abonelik sözleşmesinin yapılmadığını, mevcut sayaç üzerinde iş yerini kapattığı tarihe kadar elektrik kullandığını, elektrik borcunu ödediğini; davaya konu faturaların, iş yerini tahliye ettikten sonraki döneme ait olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; davacı ile davalı arasında 9482 tesisat nolu abone kaydı ile elektrik satışına ilişkin sözleşme akdedildiği, davalının başvurusu üzerine, 04/04/2001 tarih ve ... nolu tutanak ile davacının .... nolu abonenin kayıtlı olduğu iş yerini 30/03/2001 tarihinde terk ettiğinden bahisle tutanak tanzim edilip, davacı şirket tarafından kullanılan belgeler ortadan yatay-dikey kesilmek suretiyle iptal edildiği, bu suretle davacı ile davalı arasındaki abonelik kaydının sona erdiği; davalının, takibe konu dönem içerisinde iş yerinden elektrik kullandığının ispatlanamadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık; davacı ile davalı arasında gerçekleştirilen, abonelik ilişkisinin sonlandırılıp sonlandırılmadığı; abonelik akdi sonlandırılmadı ise, davalının, aboneliğe konu iş yerini tahliye etmesi halinde, bedelden sorumlu olup olmadığı konusunda toplanmaktadır.Somut olayda; davacı ile davalı arasında 17.10.1997 tarihli abonelik sözleşmesinin imzalandığı sabittir. Mahkemece; davalının delil olarak dayandığı 04.04.2001 tarihli ve 5646 sayılı tutanağın, davacı kurum tarafından düzenlenen tutanak olduğu kabul edilerek; davacı ile davalı arasındaki abonelik ilişkisinin sona erdiği yönünde hüküm tesis edilmiştir.Ne var ki, davalının delil olarak dayandığı 04.04.2001 tarih ve 5646 sayılı tutanak, vergi dairesi tarafından düzenlenen, iş yeri kapanış tutanağı olup; davacı ile davalı arasındaki abonelik ilişkisinin sona erdirildiği bir tutanak değildir. Bu durumda, davalının, davacı kuruma müracaat ederek abonelik ilişkisini sonlandırmadığı, abonelik ilişkisinin devam ettiği anlaşılmaktadır.Aboneliğini iptal ettirmeyen ve kullanıma sebebiyet veren abone davalının, sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Nitekim, aynı ilkeler HGK 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı kararında da benimsenmiştir.Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, öncelikle dosyanın konusunda uzman bilirkişiye verilerek, bilirkişiden; davacı kurumun, davalı taraftan isteyebileceği alacak miktarının davaya konu tahakkuk dönemleri esas alınarak hesaplanması konusunda denetime elverişli bir rapor alınması; daha sonra, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.