Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16302 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7879 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davada; davalı ...'nin fiber optik kablo döşeme yapım işinin dava dışı ... Tel. Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından üstlenildiğini bu firmanın da işi taşeron olarak davalı ...'ye yaptırdığını, fiber optik kablo döşeme işinin davalı ... Hafriyat İnşaat San.ve Tic.Ltd Şti.tarafından yapımı sırasında, asfalt kesme makinesinden kopan bir metal parçanın, kaldırımda yürüyen davacının başına saplandığı ve davacının ağır yaralandığı, olayla ilgili olarak ... Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmada alınan 01/12/2009 tarihli bilirkişi raporunda olayın meydana gelmesinde davalı ... Hafriyat İnşaat Limited Şirketinin ortağı ve temsilcisi ...'ın asli kusurlu, işçiler ... ve ...'ın tali kusurlu, davacının ise kusurunun bulunmadığının belirlendiğini, davalılar hakkında ...5. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/2140 Esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, kaza nedeniyle davacının hayatının tehlikeye girdiğini, yaralanmasının hayat fonksiyonlarını ağır derecede etkilediğini, sol bacağının tutmadığını, sol gözünün %45 görmediğini, bayan kuaförlüğü yapan davacının iş yerinin kapalı kaldığını, müşterilerinin dağıldığını, maddi sıkıntı içine düştüğünü belirterek 100.000 TL manevi tazminat ile 20.000 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 06/10/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Yargılama sırasında davacı vekili ile hakkında dava ihbar olunan ... Sanayi ve Ticaret AŞ arasında 14.12.2012 tarihli sulh, ibra ve feragat başlıklı protokol düzenlenmiştir. Davacı bu protokol uyarınca, davalıların tümü hakkındaki maddi tazminat davasından ve ..., ..., ... ve ... Limited şirketi hariç diğer davalılar hakkındaki manevi tazminat davasından feragat etmiştir.Mahkemece; davacının maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, 3000 TL manevi tazminatın davalılar ..., ... ve ...'dan tahsiline, davalı ... Harfiyat İnşaat San ve Ltd Şti aleyhine açılan manevi tazminat davasının ise reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin ise sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak; BK'nun 55/1.maddesine göre; ''Başkalarını istihdam eden kimse, mahiyetinde istihdam ettiği kimselerin ve amelesinin hizmetlerini ifa ettikleri esnada yaptıkları zarardan mesuldür. Şu kadar ki, böyle bir zararın vukubulmaması için hal ve maslahatın icabettiği bütün dikkat ve itinada bulunduğunu yahut dikkat ve itinada bulunmuş olsa bile zararın vukuuna mani olamıyacağını ispat ederse mesul olmaz.'' ( TBK m.66 ) Adam çalıştıranın sorumluluğu bir kusur sorumluluğu olmayıp, olağan sebep sorumluluğudur. Burada yasa adam çalıştırana genel nitelikte objektif bir özen yükümlülüğü, bir gözetim ödevi yüklemiştir. Adam çalıştıranın sorumluluğu kendisinin veya emrinde çalışan yardımcı kişinin kusurlu olup olmamasına bakılmaksızın, kusurdan bağımsız olarak doğmaktadır. Sorumluluğun doğması için objektif özen yükümlülüğünün ihlaliyle meydana gelen zarar arasında, uygun illiyet bağının bulunması yeterli kabul edilmiştir. Adam çalıştıran, görülecek işe uygun fikri, mesleki bilgi ve yeteneklere sahip bir kişi seçmekle yükümlüdür. Seçeceği yardımcı kişinin göreceği iş için vasıflı, yeterli eğitim görmüş, yeni bilgi, yöntem ve tekniği, özümsemiş ve izlemiş olmasını arayacaktır (Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Prof. ..., Cilt: 2-4 bası, sh.160). (HGK. 15.06.1994 gün ve 11-178 K.). Somut olayda, fiber optik kablo döşeme işini üstlenen davalı ... Hafriyat İnşaat San.ve Tic.Ltd Şti.'nin çalışanları olan davalılar ... ve ... tarafından işin yapımı sırasında,asfalt kesme makinesinden kopan bir metal parçanın,kaldırımda yürüyen davacının başına saplandığı ve davacının ağır yaralandığı anlaşılmaktadır. Toplanan delillere göre, davalı ... Hafriyat İnşaat San.ve Tic.Ltd Şti.'nin çalışanın seçiminde, talimat vermede ve denetlemede gerekli özeni göstermediği, gereken tedbirleri almadığı açıktır. O halde, davalı ... Hafriyat İnşaat San.ve Tic.Ltd Şti. TBK'nun 66.maddesi doğrultusunda bir kurtuluş kanıtı ve delili getirmemiş olup, çalışanı diğer davalıların eyleminden sorumludur. Her ne kadar,davacı vekili 02.07.2013 tarihli son celsede; ... Hafriyat İnşaat San.ve Tic.Ltd Şti ve şirket yöneticisi ... hakkında ayrım yapılacak ise şirket temsilcisi ...'ın şahsen sorumlu tutulmasını talep ettikleri yönünde beyanda bulunmuş ise de, davacı vekilinin bu beyanı davalı ... Hafriyat İnşaat San.ve Tic.Ltd Şti hakkındaki davadan feragat anlamı taşımadığı gibi adı geçen davalıyı sorumluluktan da kurtarmaz. O halde mahkemece, davalı ... Hafriyat İnşaat San.ve Tic.Ltd Şti.'nin B.K.'nun 55. (T.B.K. 66.) maddesi hükmü gereğince sorumlu tutulması gerekirken bu davalı yönünden manevi tazminat davasının reddine karar verilmesi doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bundan ayrı olarak; Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesi (BK.nun 47.maddesi) hükmüne göre hakimin özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Hemen belirtmelidir ki, manevi tazminat ne bir ceza, ne de gerçek anlamda bir tazminattır. 22.06.1966 tarihli ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde belirtildiği gibi, ceza değildir; çünkü davacının yararı düşünülmeksizin sorumlu olana hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük değildir. Mamelek hukukuna dair bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği için de, gerçek anlamda bir tazminat sayılmaz. Manevi tazminat mağdurda veya zarara uğrayanda bir huzur hissi, bir tatmin duygusu doğurmalıdır. Manevi tazminatta temel olan ana düşünce budur.Somut olayda; kazanın meydana gelmesi olayıyla ilgili olarak mahkemece kusur incelemesi yaptırılmamış ise de, kesinleşen ceza dosyasında alınan 07.10.2012 tarihli üçlü bilirkişi raporunda; “İşveren ... şirketinin ortağı ve ...sorumlusu ...'ın asli kusurlu, ... ile ...'ın tali kusurlu oldukları, davacının kusurunun bulunmadığının belirtildiği, yine ceza dosyasında mübrez Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastahanesinin 03.11.2010 tarihli “mağdurda tespit edilen 18 cm² kraniektomi alanının (kafatası kemik eksikliğinin) organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde olduğu, kişideki sol hemiparezenin duyularından birinin işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde” olduğu yönündeki adli rapor, olayın oluş şekli, biçimi, tarafların sosyal ekonomik durumları ve davacıda yarattığı acı, geçirdiği ameliyatlar nazara alındığında hakkaniyete uygun bir miktara karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu düşük miktarda manevi tazminata karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.