Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1630 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 19473 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı, dava dilekçesinde; davalı olan eşinden ayrı yaşadığını, müşterek kızları .... için davalının 250,00 TL nafaka ödediğini, bu paranın yetmediği gibi kızının hiç bir ihtiyacını da karşılamadığını, davalı ile resmen evli olmalarına rağmen davalının evlerine hiç bir katkısı bulunmadığını, ayrı yaşamada haklı olduğunu ileri sürerek; kızları için bağlanan nafakanın aylık 50,00 TL daha artırılmasına ve kendisi için de aylık 300,00 TL tedbir nafakasının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davacının kendi başına ev kiralayarak ayrı yaşadığını, ayrı yaşamada haklı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, dosya kapsamına göre; davanın kısmen kabulü ile müşterek kızları ... için daha önceden .... Asliye Hukuk Mahkemesince 2013/100 Esas sayılı dosyasında belirlenen 250,00 TL nafakanın 50,00 TL arttırılarak 300,00 TL olarak belirlenmesine; davacının ayrı yaşamakta haklı olduğunu kanıtlayamadığından kendisi için istediği tedbir nafakası yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir.TMK'nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Nafaka takdir edilirken, tarafların ekonomik, sosyal ve mali durumları ile davacının ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır.Somut olayda; davacı, ayrı yaşamakta haklılık iddiasına dayalı olarak kendisi için tedbir nafakası istemektedir. Yargılama sırasında dinlenen taraf tanıkları, davacı ve kızının yaşadığı evi bizzat davalının kiraladığını açıklamışlar; davacı tanıkları ise, davalının davacı eşin yaşadığı eve hiç bir katkısı bulunmadığını, evin ihtiyaçları ile ilgilenmediğini belirtmişlerdir. Sosyal ekonomik durum araştırmasında; davacının ev hanımı olup, gelirinin olmadığı, müşterek çocuk ile birlikte davalıdan ayrı yaşadığı; davalının ise, emekli olup 1.116,04 TL maaş aldığı, anne ve babasının yanında kaldığı tespit edilmiştir.Mahkemece, yukarıdaki yasal düzenlemeler çerçevesinde, tarafların halen ayrı yaşadıkları ve davacı eşin ayrı yaşamada haklı olduğu gözetilerek, davacının geçimi için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK.'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine göre, davacı için de uygun bir miktarda nafakaya hükmedilmelidir. Yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde, davacı eş yönünden talebin reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.