Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16298 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 14063 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen nişan hediyelerinin iadesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili, tarafların 16/04/2011 tarihinde nişanlandığını, nişandan sonraki dönemde davalı tarafın davranışlarından ötürü anlaşmazlıklar yaşandığını ve davalı tarafın nişanı bozduğunu, nişanda takılan hediyeleri iade etmediğini ileri sürerek, nişanda takılan 5 adet 32'şer gramlık burma bileziğin aynen iadesini veya bilezik bedeli olan 16.000,00 TL'nin davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, nişanı bozan tarafın davacı taraf olduğunu, davacı tarafın davalıyı evlenme vaadiyle oyaladığını, dava dilekçesinde bahsedilen bileziklerin davacıya iade edildiğini, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalı tarafın dinlenen tanıklarının nişanın bozulmasından sonra davalı ve annesi tarafından davacının annesine bileziklerin iade edildiğini belirtmeleri ve aksine kanıt bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, nişanda takılan ziynet eşyalarının iade edilmesi talebine ilişkindir. TMK'nın 122.maddesine göre, nişanlılık evlenme dışında bir nedenden dolayı sona ererse, nişanlıların birbirlerine vermiş oldukları, alışılmışın dışındaki hediyeler geri istenebilir. Nişanın bozulması nedeniyle mutad dışı hediyelerin geri alınmasına ilişkin davalarda kusur aranmaz. Nişanın bozulması halinde alışılmışın dışındaki hediyeler aynen, mevcut değilse mislen geri verilir veya karşılığı sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenir. Hediyelerin verildiği ve iade edilmediği hususu her türlü delil ile ispat edilebilir. Alışılmış (mutad) hediyelerden kasıt; giymekle, kullanmakla eskiyen ve tüketilen eşyalardır. Kural olarak giymekle, kullanılmakla eskiyen ve tüketilen (elbise, ayakkabı vs. gibi) eşyaların iadesine karar verilemez. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; nişan yüzüğü dışında kalan tüm altın, takı ve ziynet eşyaları mutad dışı hediye olarak kabul edilmiştir. TMK 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan hirbiri hakkına dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde; gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Hayat deneylerine göre; olağan olanın ziynet eşyalarının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda; tarafların 16.04.2011 tarihinde nişanlandıkları, yaklaşık 4 ay kadar nişanlı kaldıktan sonra ayrıldıkları, nişan töreninde davacı tarafından davalıya 5 adet burma bilezik takıldığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Davacı, nişan bozulduktan sonra ziynet eşyalarının davalıda kaldığını iddia etmekte, davalı da ziynet eşyalarının davacıya iade edildiğini beyan etmektedir. Bu durumda davalı kadın, dava konusu ziynet eşyasının iade edildiğini ispat yükü altındadır. Bunu da her türlü yasal delil ile ispat edebilir. Davalı tarafından, nişanda takılan bileziklerin nişan bohçası ile birlikte davacıya iade edildiği belirtilmesine rağmen, davalının annesi ve babası mahkemece alınan beyanlarında nişan bohçasının iade edilmediğini, bileziklerin davacının annesine iade edildiğini beyan ederek davalının beyanlarına aykırı beyanda bulunmuşlardır. Somut olayda; dosyaya bakıldığında davalı tanığı olarak davalının annesi ve babasının ziynet eşyalarının iade edildiğini savunduğu, davacı tanıkları ve davalının annesi ile babası dışındaki davalı tanıkları bileziklerin davacıya iade edilip edilmediğini bilmediklerini beyan etmişlerdir. Ziynet eşyalarının iade edildiğini beyan eden davalı tanıkları davalının annesi ve babası olup, tarafsızlıklarından bahsedilemeyeceği gibi, bu yönde beyanda bulunan başkaca davalı tanığı da bulunmamaktadır. Bu haliyle, davalı taraf tanık beyanları ile ziynet eşyalarının davacıya iade edildiği iddiasını ispat edememiştir. Ne var ki; davalı delil listesinde “tüm yasal deliller” demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olduğundan ziynet eşyalarını davacı tarafa iade ettiği konusunda davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (Yargıtay HGK'nun 26.09.2012 tarih ve 2012/6-354E-628K sayılı kararı.) Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.