Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16259 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18629 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ŞANLIURFA 1.ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİTARİHİ : 26/06/2014NUMARASI : 2012/715-2014/389Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin talebi ve imzası olmadan adına............. nolu GSM abonesinin çıkarıldığını, davalı firmanın müvekkilinin imzası ve bilgisi olmadan müvekkili adına hat çıkararak başkasına teslim ettiğini, imza ve hattın müvekkiline ait olmadığını, bu nedenlerle imzanın müvekkiline ait olmadığının ve sözleşmenin geçersiz olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne ve taraflar arasında yapılan 24.09.1999 tarihli ............. nolu telefon hattı abone sözleşmesinin tanzim tarihinden itibaren geçerli olmak üzere geçersizliğinin tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Somut olayda, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, dava konusu abonelik sözleşmesi altındaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişki "haksız fiilden" kaynaklanmaktadır. Davalı ile sözleşmeyi akdeden davacı değil, davacının imzasını taklit ederek imza atan 3.kişilerin olduğunun anlaşılması karşısında taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin varlığından söz edilemeyeceği açıktır. (HGK'nun 17.02.2010 tarihli ve 2010/4-61Esas ve 2010/84 Karar sayılı ilamı)Dava konusu yapılan ve mahkemece de aynı şekilde kabul edilen olguların, 4077 sayılı Yasa’nın 2.maddesi gereğince “tüketici işlemi” ve 3/h maddesi kapsamında “hukuki işlem” olarak kabul edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Taraflar arasında 4077 sayılı Yasa’dan kaynaklanan bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görev konusunda kazanılmış hak da olmaz.Hal böyle olunca, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığından ve uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişki "haksız fiil"den kaynaklandığından, eldeki davaya genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerekirken Tüketici Mahkemesi sıfatıyla davanın esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. Bozma nedenine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ;Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.