Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1625 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21375 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ERZURUM 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/10/2013NUMARASI : 2012/82-2013/809Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, müvekkilinin davalıya verdiği 18.02.2011 keşide tarihli ve 70.000 TL çekin bedelsiz kaldığını belirterek, müvekkilinin sözkonusu çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile çek bedelinin ödeme tarihi olan 18.02.2011 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %16 reeskont faizi ile birlikte sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili; söz konusu çeke ilişkin olarak taraflar arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığını, sözkonusu çek bedelinin müvekkiline ödendiğini, ancak hesap hareketleri incelendiği takdirde davacı tarafından yapılan ödemeden 2 dakika sonra 69.000 TL'nin davacının banka hesabına geri yatırıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece yapılan yargılamada toplanan deliller doğrultusunda; davaya konu çekin, 18/02/2011 tarihinde davalı tarafından bankadan karşılığının alındığı, banka kayıtlarının incelenmesinden anlaşılmakta ancak davalı tarafın bu paranın davacı veya muhasebecisinin hesabına aynı anda geçirildiğine ilişkin savunmasını ispat edici bir bulguya rastlanılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, dava konusu çekin teminat amacıyla verildiğini, ancak taraflar arasında oluşturulması düşünülen ticari ilişkinin gerçekleşmemesi nedeniyle çekin karşılıksız kaldığını iddia etmiş, davalı vekili ise gerek cevap dilekçesinde gerekse duruşma tutanaklarına geçirilen beyanlarında taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını, müvekkilinin arkadaşı S... A... ile davacı arasında ticari ilişki olduğunu, müvekkilinin dava konusu çek bedelini tahsil etmiş gibi bankada dekont imzalayıp aynı anda bu bedeli davacının muhasebecisi F...S...'ın hesabına iade ettiğini bildirmiştir. Somut olayın açıklanan bu özelliği itibarıyla ispat külfeti davalı tarafa geçmiştir. Davalı tahsil ettiği çek bedelini davacıya iade ettiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Davalı vekilinin delil olarak dayandığı hesap hareketlerinin incelenmesinde; 70.000 TL'nin 18.02.2011 tarihinde saat 15:00'da davalının adına yatırıldığı anlaşılmaktadır. Davalı ise hesabına yatırılan bu parayı iki dakika sonra davacının hesabına geri aktardığını iddia etmektedir. Hesap hareketleri incelendiğinde 18.02.2011 günü saat 15:02'de davacının banka hesabına 69.000 TL yatırıldığı, ancak bu paranın kimin tarafından yatırıldığı tespit edilememektedir.Bu durumda mahkemece, 18.02.2011 tarihinde saat 15:02'de davacının banka hesabına yapılan ödemenin kimin tarafından gerçekleştirildiğinin, hesap hareketlerinin istendiği bankadan sorularak, gelen müzekkere cevabına göre toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmadan, eksik incelemeye dayanılarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.