MAHKEMESİ : ŞANLIURFA 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/02/2014NUMARASI : 2013/236-2014/83Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.YARGITAY KARARI Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacılar dava dilekçesinde; elektrik tüketim bedeli nedeniyle haklarında icra takibi yapıldığını, böyle bir tüketim yapmadıklarını, işletilen faizin hiçbir hukukî dayanağının olmadığını, 124.745,46 TL den borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemişlerdir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; icra takibindeki alacağın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.İşbu karar davalı vekilince temyiz üzerine; Yargıtay 7.Hukuk Dairesi 28/01/2013 tarih 2012/7892 Esas, 2013/550 Karar sayılı kararı ile; davalı kurum tarafından alacağın tahsili için davalılar aleyhine 07/05/2004 tarihinde icra takibine girişildiği, 1997-2003 dönemi aralığındaki faturaların borç nedeni olarak gösterilmiş olduğunu, taraflar arasındaki hukukî ilişkinin sözleşmeye (abonelik) dayalı olduğundan (10) yıllık zamanaşımına tabi olduğu, davalının icra takibini 07/05/2004 tarihinde başlattığı için, takip talebinin zamanaşımı süresini keseceğinden bu tarihten itibaren zamanaşımı yeniden işlemeye başlayacağı, hâl böyle olunca; mahkemece açıklanan olgular dikkate alınarak, alacağın zamanaşımına uğramadığının kabulü ile işin esasına yönelik hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi nedeniyle bozma kararı verilmiştir.Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, bozmadan önceki 21/11/2011 tarihli rapor ve 26/01/2012 tarihli ek raporlar esas alınarak, davacıların davalıya 46.662,71 TL borçlu bulunduğu, diğer miktardan sorumlu olmadığına karar verilmiştir.Davalı tarafından 07/05/2004 tarihinde, 57.615,60. TL asıl alacak (1997-2003 tarihleri arası kaçak kullanım ve normal kullanım bedellleri) 67.129,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam,; 124.745,08 TL için davalılar aleyhine icra takibi yapılmıştır.Bozma öncesi alınan 12/10/2011 tarihli üçlü bilirkişi raporunda 1997/10., 1998/5., 8., 12., 1999/6., 9.dönem fatularının ödenmediği gerekçesiyle 8.686 TL ana borç 37.976,26 TL gecikme zammı ve gecikme zammı KDV'si olmak üzere davalıların davacıya 46.662,71 TL borçlu oldukları ancak bu alacağın zamanaşımına uğradığı bildirilmiştir. Bozma sonrasında da mahkemece bu rapora itibar edilerek karar verilmiştir.Oysaki, davalı icra takibindeki miktara, fatura alacağı dışında 17/07/2001 tarihli kaçak kullanımdan kaynaklanan 4.959,33 TL ve 23/10/2003 tarihli kaçak kullanımdan kaynaklanan 41.673,22 TL'lik miktarları da dahil etmiştir. Ayrıca kaçak kullanımlardan kaynaklanan bedelleri 01/12/2011 tarihli yazıyla da bildirmiştir.O hâlde; davalının icra takibine konu ettiği bedel içinde kaçak kullanım bedeli olup olmadığı, kaçak kullanımdan dolayı kaçak tespit tutanağı düzenlenip düzenlenmediği, davacılar hakkında kaçak elektrik kullanımından dolayı ceza soruşturması yapılıp yapılmadığı araştırılmadığı gibi, kaçak kullanımdan kaynaklandığı iddia edilen miktar için davalıya ispat imkânı verilmemiştir. Kabule görede; normal kullanım bedeline (faturalı alacak) ilave edilen gecikme zammına ilişkin olarak, taraflar arasında imzalanan 08/11/1991 tarihli Elektrik Satışı Sözleşmesinde fatura alacağı ödenmediği takdirde esas alacağa gecikme zammı işletileceğine dair bir hüküm yer almadığı nazara alındığında, esas alacağa ancak yasal faiz ilave edilebileceği, ayrıca Dairenin istikrar kazanmış uygulamasına görede abonelikden doğan fatura borcu uzun süre ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmeyen dağıtım şirketinin de müterafik kusuru olacağı bu kusur nedeniyle ana borç dışında (somut olayda yasal faizden) gecikme zammı veya yasal faizden %50 indirim yapılacağınında gözetilmediği anlaşılmıştır.Hal böyle olunca; yukarıda belirlenen hususlarda nazara alınarak, dosyanın önceki bilirkişiler dışında yeniden üçlü bilirkişi heyetine tevdi ile dava konusu alacak döneminde yürürlükte bulunan Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili maddeleri uyarınca, davacıların davalıya borçlu olmadığı miktarın tespiti hususunda yönetmeliğe uygun, Yargıtay denetimine açık, bilimsel verilere uygun rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.