MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; müvekkiline ait bahçede bulunan yeni biçilmiş pamukların üzerine, davalı elektrik idaresine ait tellerden sıçrayan kıvılcımların düştüğünü ve pamuğun yandığını beyan ederek; 96.500 TL tazminatın, faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı savunmasında; davanın zamanaşımına uğradığını, olayda kusurlarının bulunmadığını; çünkü, enerji nakil hatlarının bakımının sürekli olarak yapıldığını; davacının kusuru olduğunu ve talep edilen tazminat tutarının fahiş olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dava konusu uyuşmazlık, davalı elektrik idaresinin kusursuz sorumluluğundan kaynaklı tazminat talebine ilişkindir.Mahkemece, yargılama sırasında bilirkişi incelemesi yaptırılmamış, delil tespiti dosyasındaki raporlar ile yetinilmiştir.Delil tespiti dosyasındaki, elektrik mühendisi bilirkişinin düzenlediği raporun incelenmesinden; "..eğer, yangın olayının; hatların bakım ve onarımından önce gerçekleştiğinin tespiti halinde davalı kurum görevlilerinin bütün hatların bakım ve onarımını kısa sürede yapmaları imkan dahilinde olmadığından davalının kusurunun bulunmadığı; eğer, yangın olayı; bakım ve onarımdan kısa süre sonra olmuş ise, davalının kusurlu bulunduğunun" belirtildiği görülmüştür.Aynı tespit dosyasındaki ziraat mühendisi bilirkişi ise, raporunda; "...itfaiye tarafından, yanan pamuk su kullanılarak söndürülmüş ve pamuğun üzerine basılmış ve pamuğun yangından önceki durumu tespit edilememiş olduğundan, değerlendirme yaklaşık olarak yapılmıştır. 80.000 kg pamuk zarar görmüştür. Zarar bedeli de 96.000 TL'dir" şeklinde görüş bildirmiştir.Mahkeme tarafından da, bu raporlar esas alınarak karar verilmiştir. Ne var ki; varsayımlara dayalı, objektif kriterlerden uzak bilirkişi raporlarının hükme esas alınması mümkün değildir.Öyle ise, mahkemece; öncelikle, davalı tarafın tespit raporlarının, kendilerine tebliğ edilmediğini ve bu raporlara itirazlarının bulunduğunu bildirmeleri karşısında; davacının zarar gören pamuğun ekili olduğu arazisinin yüzölçümü tespit edilerek, bu alanda iddia edildiği gibi 80.000 kg pamuk ürününün elde edilip edilemeyeceği, pamuğun zarara uğradığı yerin davacının bahçesi olup, bu bahçeye 80.000 kg pamuğun depo edilmesinin mümkün olup olmadığı tespit edilip, zarara uğrayan pamuk miktarının kesin olarak belirlenip; ardından, konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişilerden rapor alınarak sonuca ulaşılmalıdır. Bununla birlikte, BK.nun 58/1.maddesi (TBK.nun 69.maddesi) gereğince bina veya diğer yapı eserlerinin sahibi o şeyin korunmasındaki kusurundan dolayı oluşan zararlardan kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumludur. Enerji nakil hatları da maddede belirtilen diğer yapı eserleri kapsamında olduğundan enerji nakil hattının sahibi bu tesisin korunmasından, bu bağlamda bakım eksikliğinden doğan zarardan kusursuz olarak sorumludur.Beklenmeyen hal, borçlunun kendisinden beklenen tedbirleri almasına rağmen borcun ihlalini önleyemeyecek nitelikte bir olaydır. Diğer bir deyiş ile borçlunun kaçınamayacağı şekilde borcu ihlal etmesine yol açar. Davacının, kendisinden beklenilen özeni göstermemesi, zararın artmaması için gerekenleri yapmaması da onun bölüşük kusurunu oluşturur.Diğer bir deyişle; olayda bölüşük kusur ve beklenmeyen hal olgularının varlığı tespit edildiğinde bunların ayrı ayrı davalı lehine indirim nedeni olduğu nazara alınmalıdır.Bölüşük kusurunun bulunup bulunmadığının teknik incelemeyle tespit edilmesi gerekir.Öyle ise, konusunda uzman bilirkişilerden alınacak rapor ile olayda bölüşük kusur ve beklenmeyen hal bulunup bulunmadığı hususlarının değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.