Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16184 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7693 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : AKÇAKALE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/11/2013NUMARASI : 2012/222-2013/266Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı, .. abone numaralı tarımsal sulama elektrik abonesi olduğunu, 1995 yılında Atatürk Barajının sulama amaçlı kanallarından sulama yapılması nedeniyle Haktanır Sulama Birliğine çiftçi kaydını yaparak, bu Sulama Birliği'nden sulama yaptığını; 695.445,48 TL borç ve 41.116,56 TL eski borç olarak tahakkuk ettirilen fatura geldiğini; D...'a 07.07.2008 tarihinde itiraz ettiğini, 19.08.2008 tarihli tutanak ile de saatin arızalı olduğunun tespit edildiğini; bu nedenle, eski saatin sökülerek yerine yeni dijital saatin takıldığını ve bundan sonra gelen 483,93 TL elektrik faturasının ise 12.01.2009 tarihinde ödendiğini; ancak, buna rağmen 2005 yılından 2008 yılına kadar 90.441,00 TL tekrar borç tahakkuk edildiğini, istenen bu miktarın yanlış olduğunu, haksız ve fazla istenen bu borç miktarının hiçbir yasal dayanağının olmadığını ileri sürerek; borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davacının aboneliğini iptal ettirmediğini ve tesisi kaldırmadığını; dolayısıyla, bu durumun tesisin fiilen kullanıldığına karine teşkil ettiğini, ayrıca hiç kullanmasa bile mevzuata göre demir kaybı gibi sebeplerle borç tahakkuku yapılacağını, Ölçüler ve Ayarlar Müdürlüğünce yapılan incelemede sayacın müdahaleli olduğunun tespit edildiğini ve yapılan hesaplamaların mevzuata uygun olduğunu belirterek; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; bilirkişi raporu da dikkate alınarak, davacının ihtilaflı döneme ilişkin olarak 96.660,77 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin 3.441,42 TL’ye yönelik talebin reddine karar verilmiş; hükmün davacı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 30.5.2012 tarih, 2012/11621 E.-13916 K.sayılı ilamı ile "....Her ne kadar mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu içeriğine göre; mevcut kuyudan su temininin hayatın olağan akışına ters olduğu, tesiste kurulu bulunan tüm unsurlara göre tesisin sulama için kullanılmadığı, yine tesisteki kurulu unsurlara göre olması gereken enerji bedeli hesaplaması yapıldığı buna göre ise elektrik bedelinin 2.294,28 TL olduğu, kaçak elektrik kullanıldığının kabul edilmesi halinde ise bedelin 3.441,42 TL olduğu hesaplanmış ise de; davacının tarlasının nasıl sulandığına ilişkin Haktanır Sulama Birliği'nce verilen cevaba göre davacının tarlasının sulama birliğince sulandığının belirtilmiş olması cevabı ile yetinilmiş, ayrıca ismi geçen sulama birliğinden ne kadar tarlanın sulandığı, tüketim miktarının ne kadar olduğu ve bu sulama karşılığı ödenen miktarın veya ödeme belgelerinin araştırılmadığı, sadece bilirkişilerin davalının 10449 aboneliğinin sulama için kullanılmadığı tespitiyle yetinilerek hesaplanan miktara hükmedildiği anlaşılmaktadır.Davacının gerçek tüketim miktarının belirlenmesi için, öncelikle kendi iddiasına göre davalının aboneliği dışındaki tüketiminin belirlenmesi gerekir.Yani az yukarıda açıklanan şekilde, sulama birliğinden ne kadar tarlanın sulandığı, tüketim miktarının ne kadar olduğu ve bu sulama karşılığı ödenen miktarın veya ödeme belgelerinin dosyaya celbi ile davacı abonenin kurulu gücünün ve sulama yapılan alanın yüzölçümü gibi kıstasların da dikkate alınarak sonuca gidilmesi zorunludur. Mahkemenin değinilen bu yönü gözeterek konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar vermiş olması usul ve yasaya aykırıdır, bozmayı gerektirir." gerekçesi ile bozularak, mahkemesine iade edilmiştir.Mahkemece; bozmaya uyulmuş, yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulü ile, davacının 608 TL sorumlu olduğunun, 99.483 TL sorumlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Yerel mahkeme her ne kadar, bozma kararına uymuş ise de; bozma gereği gibi işlem yapmamıştır. Mahkemenin hükme esas aldığı raporunda, bozma kararındaki araştırılması istenilen hususlar tam olarak değerlendirilmemiştir.Öyle ise mahkemece, bu ilke ve esaslar gözetilerek, davacının gerçek tüketim miktarının belirlenmesi için, öncelikle kendi iddiasına göre davalının aboneliği dışındaki tüketiminin belirlenmesi gerekir. Yani az yukarıda açıklanan şekilde, sulama birliğinden ne kadar tarlanın sulandığı, tüketim miktarının ne kadar olduğu ve bu sulama karşılığı ödenen miktarın veya ödeme belgelerinin dosyaya celbi ile davacı abonenin kurulu gücünün ve sulama yapılan alanın yüzölçümü gibi kıstaslarında dikkate alınarak sonuca gidilmesi zorunludur.Mahkemenin değinilen bu yönü gözeterek, konusunda uzman bilirkişiden rapor alarak, hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.