Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16178 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20688 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/05/2014NUMARASI : 2013/159-2014/1108Taraflar arasındaki menfi tespit(elektrik aboneliğinden kaynaklanan) davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalı kurum tarafından davalı müvekkili hakkında düzenlenen, .......... no.lu elektrik aboneliğine ilişkin 11.537,80 TL ve ......... no.lu elektrik aboneliğine ilişkin 24.439,90 TL tutarındaki fatura borçlarının haksız olarak tahakkuk ettirildiğini belirterek, toplam 35.997,70 TL fatura borcundan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ............ numaralı aboneliğine ait sayacın yapılan kontrolünde bir arızası olmadığı tespit edilmesi üzerine bu sayaçta kayıtlı endeks esas alınarak olağan tahakkuk yapıldığını, ......... numaralı abonelikte kullanılan sayacın ise gerilim bobinin yanık olduğunun ve bu suretle tüketim kaydı yapmadığının tespiti üzerine bu aboneliğe ilişkin olarak da endeks esaslı olmayan ek tahakkuk yapıldığını ve düzenlenen faturalarda bir usulsüzlük bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacı şirketin her iki aboneliğine ilişkin olarak yapılan tahakkukların ve düzenlenen dava konusu faturaların yönetmelik hükümlerine uygun olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı ve davalı şirket arasındaki elektrik aboneliği sözleşmesine dayalı olarak düzenlenen fatura borcundan kaynaklanmaktadır.Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 26.06.2013 tarihinde açılmıştır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi'nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.6335 Sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re'sen incelenir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davanın, davacı ve davalı şirket arasındaki elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklandığı ve her iki tarafın da ticari işletmesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda, taraflar arasında görülen davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, mahkemece; davanın ticari dava olarak kabulü ile uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, öncelikle ayrı Asliye Ticaret Mahkemesi varsa dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine, yoksa davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılması ve 6100 sayılı HMK 297/1-a maddesi uyarınca hükümde davaya bu sıfatla bakıldığınında gösterilmesi gerekirken, bu yönün gözardı edilerek yazılı şekilde davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.