MAHKEMESİ : ANKARA 18. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/12/2013NUMARASI : 2013/206-2013/844Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıya bando komutanı olarak görev yaptığı dönemde ek hizmet tazminatı ödendiğini, bahse konu tazminatın ödenebilmesi için bölük komutanlığına veya bu görevin Genelkurmay Başkanlığınca belirlenen eşiti görev yerine atanmış olması gerektiğini; davalıya bando komutanı olarak görev yaptığı dönemde Genelkurmay Başkanlığınca belirlenen bölük komutanı muadili kadro görev yeri ataması yapılmadığı halde, sehven 2.812,77 TL fazla ödeme yapıldığının tepit edildiğini; geri ödemesi hususunda tebliğ yapıldığını, davalının herhangi bir ödeme yapmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, fazla ödenen 2.812,77 TL'nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; davacı idarenin göndermiş olduğu 21/02/2013 tarihli geri isteme yazısı ile tarafına ödenen bedelin iadesinin istendiğini, fazla ödendiği iddia olunan bedeli en son 15/06/2011 tarihinde aldığını, meblağın tarafından istenmesine kadar geçen sürenin yaklaşık 1 yıl 8 ay olduğunu yasal dava açma süresinin geçtiğini; aleyhinde açılan davanın mevzuata, yargısal uygulamalara ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davalıya yapılan ek hizmet tazminatının ödenmesinde, davalının hilesi yada gerçek dışı beyanının bulunmadığı, ödemede yokluk yada açık hata da söz konusu olmadığı, yapılan ödemede mevcut hukuka ve yasa hükümlerine açık aykırılık yada açık hata olmadığından idari dava açma süresi içerisinde talep edilmesinin mümkün olduğu, davacının, ödemeden yaklaşık 20 ay kadar sonra dava açarak idari dava açma süresini kaçırdığını, bu süreler geçtikten sonra yanlış tasarrufun geriye doğru istenemeyeceği, hukuken kazanılmış durum olarak tanınması ve hukuken geçerli bir nedenle ödenmiş olduğunun kabulü gerektiği, sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olmayacağının 27/11/1973 tarih 1972/6 Esas 1973/2 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereği olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık; davalıya, bando komutanı olarak görev yaptığı dönemde, Genelkurmay Başkanlığınca belirlenen bölük komutanı muadili kadro görev yeri ataması yapılmadığı halde, Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun Ek 17. maddesi gereğince ödenen ek hizmet tazminatının iade edilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun Ek 17. maddesinde, “Bu Kanunun 121 inci maddesi gereğince, Tabur Komutanlığı ve Bölük Komutanlığı görevleri ile bu görevlerin Genelkurmay Başkanlığınca belirlenecek eşiti görev yerlerine asaleten veya boş kadrolara asaleten vekil olarak atamaları yapılan subay ve astsubaylara, Orgeneral aylığının (ek gösterge dahil) brüt tutarının % 15'i oranında ek hizmet tazminatı ayrıca ödenir.” hükmü yer almaktadır.Somut olayda, davalının bando komutanı olarak görev yaptığı dönemde, Eylül 2008-Haziran 2011 tarihleri arasında 2.812,77 TL ek hizmet tazminatı ödendiği, Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından muadil kadro görev yerlerinde “bando komutanlığı”nın yer almadığının belirtildiği; mahkemece esas alınan bilirkişi raporunda ise, davacının, davalıya hataen ödediği 2.812,77 TL ek hizmet tazminatına ilişkin idari işlemin yoklukla malul bir işlem olmadığı gibi işlemde açık hata da bulunmadığı, işlemin yapılmasında davalının hile yada gerçek dışı beyanının söz konusu olmadığı, bu hatalı işleme dayalı ödemenin ancak idari dava açma süresi içinde istirdadının istenebileceğini; ancak, idari dava açma süresinin geçmesinden çok sonra (yaklaşık 20 ay) davanın açıldığını, davacının istirdat talebinde bulunma hakkının olmadığını; aksi kanaate varılması durumunda, 27.2.2013 tarihinde temerrüde düştüğünü, bu tarihten itibaren yasal faize hükmedilebileceği belirtilmiş; mahkemece de bu rapora dayanılarak davanın reddine karar verilmiştir.Oysa, HGK'nun 05.12.1984 tarih, l982/13-387 E.- 1984/ 997 K. sayılı kararında idarenin herhangi bir şart tasarrufuna dayanmayan salt hatalı ödemelerin, idare tarafından, BK.nun sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenebileceği açıklanmıştır.Mahkemece; yapılan ödemenin herhangi bir şart tasarrufa dayanmayıp hatalı bir ödeme olduğu kabul edilmiş bulunduğuna göre; Borçlar Kanununun haksız iktisap hükümleri çerçevesinde geri istenebileceği gözetilerek bu doğrultuda inceleme yapılmak suretiyle inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine ilişkin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.