Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16078 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20218 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : İSTANBUL 8. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/01/2014NUMARASI : 2010/479-2014/32Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesi ile; davacının, maliki olduğu taşınmazını satmak istediğini, taşınmazda ............. Vakfına ait şerh bulunduğunu, vakıf şerhinin kaldırılması için 05/06/2007 tarihinde 3.588.00.- TL ödediğini,vakfın taviz bedeline tabi olmadığını ileri sürerek; 3.588.00.- TL'nin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; davanın reddini istemiştir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Anılan hüküm Dairemiz tarafından;" ...Hükme esas alınan ve oy çokluğu ile düzenlenen rapor, taşınmazın ve vakfın niteliğinin belirlenmesi açısından hüküm kurmaya elverişli bulunmadığı gibi komşu 1 parsel sayılı taşınmazda ödenen taviz bedelinin istirdadına dair Beyoğlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/174 Esas -194 Karar sayılı dosyasında aynı vakıf için üç bilirkişi tarafından düzenlenen raporda .............. Vakfının sahih vakıf olduğuna dair rapor ve bu davada iki bilirkişi görüşüne katılmayan ayrık bilirkişi raporu ile çelişkilidir. Dinlenen bilirkişiler dışında İÜHF seçilecek üç bilirkişiden yasanın yeni şekline uygun bir rapor alınmalı ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır..." gerekçesi ile bozulmuş,bozma kararına uyan mahkemece yeni bilirkişi raporu alınmış, bu rapora dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dava konusu uyuşmazlık, ödenen taviz bedelinin istirdatı talebine ilişkindir.5737 sayılı Vakıflar Kanunu 27.2.2008 tarihli Resmi Gazete de yayımlanmış ve aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Sözü edilen 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 18.maddesi hükmüne göre; icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar taviz bedeline tabiidir. Kanunun 3.maddesinde yapılan tanıma göre de; Mukataalı vakıf, zemini vakfa üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise, değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder. Bu halde somut uyuşmazlığın çözümü için “ .................. Vakfının” mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının veya miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerekir. Vakfiye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumu farklı olacağından bu taşınmazların kadim köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklar içinde olup olmadığı keşfen ve uzman bilirkişiler marifetiyle saptanmalıdır.Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması bu tür davalarda önem kazanmaktadır.Somut olayda; bozma kararında sözü edilen bilirkişi kurulu raporu ile bozma kararından sonra alınan bilirkişi kurulu raporunun çeliştiği, mahkemece bilirkişi kurulu raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporu, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanmış olup denetime elverişli değildir.Bu durumda, mahkemece; taşınmaza ait tapu kaydı tesis tarihinden itibaren tüm dayanakları ve kadastro tutanağı ile birlikte getirtilmeli, vakıf durumunu gösterir kayıtlar (vakfiye örneği) ve dayanılan diğer belgeler merciinden istenilmeli, V.. M..nden kayda işaret edilmiş vakfın türü hakkında bilgi alınmalı, vakfiye örneği ve tapu kaydı üzerinde bu konuda uzman üniversite öğretim üyelerinin yer alacağı yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulmasından sonra mahallinde keşif yapılmalı ve yukarıdaki ilkeleri kapsar biçimde rapor hazırlatılarak ortaya çıkacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile hazırlanan bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.