MAHKEMESİ : ANKARA 6. TÜKETİCİ MAHKEMESİTARİHİ : 02/07/2014NUMARASI : 2013/4188-2014/1920Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili,dava dilekçesi ile; davacının E....... .......'da bağımsız bölüm maliki olduğunu, su aboneliği için başvurulduğunda 3.200.00.- TL kanal katılım ve şebeke hisse bedeli istenildiğini, bu miktarın fazla olduğunu ileri sürerek, davacının sorumlu olduğu miktar ile fazlasından sorumlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davacının 452.73.- TL den sorumlu olduğunun, 2.747.27.- TL den sorumlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Anılan hüküm Dairemiz tarafından; "......Bilirkişi hesaplamasında T (metre tül maliyeti ) 45.75.- TL olarak gösterilmiştir. Bu miktarın, ilk inşaat ruhsatı alınırken belirlenen metre tül maliyeti olduğu anlaşılmaktadır. Oysa, aradan uzun bir zaman geçtikten sonra inşaat tamamlanmış ve davacı bireysel abonelik başvurusunda bulunup, 08/06/2012 tarihinde bu davayı açmıştır. Bu durumda, metre tül maliyeti abonelik başvuru tarihindeki Bayındırlık ve İskan Bakanlığı birim değerleri esas alınmak sureti ile güncelleştirilerek saptanması gerekir......" gerekçesi ile bozulmuş, bozma kararına uyan mahkemece yeni bilirkişi raporu alınmış, bu rapora dayanılarak davacının 4.320.00.- TL kanal katılım ve şebeke hisse bedelinden sorumlu olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Bozma kararından önce alınan hukukçu bilirkişinin raporu ile bozma kararından sonra alınan makine mühendisi bilirkişinin raporunun çeliştiği, mahkemece bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.Bilirkişi raporu, kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.Uyuşmazlık; maliki bulunduğu bağımsız bölüme ilişkin ferdi su aboneliğinin tesisi için, davacının; davalı idareye kanal katılım ve şebeke hisse bedeli ödemekle yükümlü olup olmadığına ilişkindir.01/07/1981 tarihinde yürürlüğe giren 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununun Kanalizasyon Harcamalarına Katılma Payı başlığı altında 87. maddesi “Belediyelerce ve belediyelere bağlı müesseselerce, aşağıdaki şekilde kanalizasyon tesisi yapılması halinde, bunlardan faydalanan gayrimenkullerin sahiplerinden, kanalizasyon harcamalarına katılma payı alınır:a-Kanalizasyon tesisi yapılması,b-Mevcut tesislerin sıhhi ve fenni şartlara göre ıslah edilmesi iki ve daha fazla yol kenarında bulunan gayrimenkuller hangi yoldaki kanalizasyona bağlanmış ise, payın hesabında yola ait kanalizasyon giderleri nazara alınır.” düzenlemesi getirmiştir. Aynı yasanın 88.maddesi ile de su tesisleri için 87. maddeye paralel bir düzenleme öngörülmüştür.2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununa dayalı olarak çıkarılan ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 39. maddesi ise “2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunun 87. ve 88. maddeleri gereği bir programa göre yapılacak yani; içme, kullanma, endüstri suyu ve kanalizasyon yatırımları ile mevcutların genişletilmesi (tevzi), iyileştirilmesi (ıslahı) amacıyla yapılan harcamalar ve istek üzerine A.. M..nce yapılacak işlerin toplam yatırım giderleri tesislerin hizmet edeceği saha dâhilindeki gayrimenkullerin sahiplerinden su ve kanalizasyon tesisleri harcamalarına katılma payı alınır.Su ve kanalizasyon şebekelerine katılma paylarının binasız arsanın vergi değeri payına isabet eden kısmı, inşaat ruhsatının alınması aşamasında avans olarak tahsil edilir.Bina tamamlandıktan sonra bağımsız bölümlere veya binanın tamamına tahsis aboneliği verilmesi sırasında arsa değeri üzerinden alınan avans düşülerek, yapı değerinin emlak vergi beyanı üzerinden ayrıca %2 oranından fazla olmamak üzere katılım payı tahsil edilir” düzenlemesini içermektedir.Yine, 3194 sayılı İmar Kanununun “Yapı Kullanma İzni” başlıklı 30. maddesinin 3. fıkrasında “Bu maddeye göre verilen izin yapı sahibini kanuna, ruhsat ve eklerine riayetsizlikten doğacak mesuliyetten kurtarmayacağı gibi her türlü vergi, resim ve harç ödeme mükellefiyetinden de kurtarmaz.” hükmü yer almaktadır.Yukarıda belirtilen yasa ve tarifeler yönetmeliği hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, davalı idarece yasanın yürürlük tarihinden sonra yeni kanalizasyon ve içme suyu tesisleri yapılmış olması veya mevcutların iyileştirilmesinin yapılması halinde, tesislerin hizmet edeceği saha dâhilindeki gayrimenkul sahiplerinden yönetmelikte belirlenen ilkelere göre su ve kanalizasyon tesisleri katılım payı talebe hakkı vardır. Ancak bu katılım payı davalı tarafça hizmet götürülmesi koşuluna bağlı olarak alınır. Bu durumda hizmet götürüldüğünün davalı tarafça kanıtlanması hâlinde davacı katılım payının yüklenici veya kendisi tarafından ödendiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Ayrıca İmar Kanununun 30/3. maddesi uyarınca iskân ruhsatının alınmış olması davalı idarenin kanal katılım payı istemesine engel teşkil etmez.Hizmetten yararlanan bağımsız bölümün ilk maliki olan davacının ödemekle yükümlü bulunduğu kanal katılım ve şebeke tesis bedelinin, abonelik başvuru tarihinde yürürlükte bulunan tarife hükümleri dikkate alınarak belirlenmesi suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekir .Bu durumda; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan alınan iki rapordaki çelişkileri de giderecek biçimde rapor alınarak, kazanılmış haklar korunarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.