Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16059 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8411 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ANKARA BATI 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 10/03/2015NUMARASI : 2014/270-2015/172Taraflar arasındaki nafakanın kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların Sincan 1. Aile Mahkemesinin 2010/254 Esas ve 2011/1172 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, davalı lehine aylık 400 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen sürede davalının çalışmaya başladığını, bu nedenle davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, bu talebi kabul görmediği takdirde aylık nafakanın 100 TL'ye indirilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının asılsız olduğunu,davalının çalışmadığını bu nedenle davanın reddini istemiştir.Mahkemece; Sincan 1.Aile Mahkemesinin 2010/254 Esas ve 2011/1172 Karar sayılı ilamı ile davalı lehine 400 TL yoksulluk nafakasının takdir edildiği, aradan geçen zamanda davalının çalışmaya başladığı, davalının çalıştığına dair iddiaların davalının kardeşi olan tanık beyanları ile doğrulandığı ayrıca SGK bilgi sisteminden alınan 16.10.2014 tarihli raporda davalının otel işletmeciliğinde çalıştığı, bu nedenle davalının yoksulluğun ortadan kalktığı gerekçesi ile davanın kabulu ile davalı lehine takdir edilen 400 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir.Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden;TMK'nun 176/3.maddesine göre; irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın yoksulluğun ortadan kalkması halinde, mahkeme kararıyla kaldırılması mümkündür.Y.H.G.K nun 07.10.1988 gün ve 1998/2-656-688 sayılı ilamı ve 28.02.2007 gün ve 2007/3-84-95 sayılı ilamların da kabul edildiği gibi, yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Yargıtay'ın yerleşik kararlarında da “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakasının bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemektedir. (H.G.K 07.10.1998 gün ve 1998/2-656-688 sayılı kararı, 26.12.2001 gün ve 2001/2-1158-1185 sayılı kararı, 01.08.2002 gün ve 2002/2-397-339 sayılı kararı, 28.02.2007 gün ve 2007/3-84-95 sayılı kararı). Ancak kaldırma talebi azaltma talebinin de içermekte olup, bu durum nafaka miktarının indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır.Yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile birlikte tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki; bilimsel öğretide, evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olduğu belirtilmektedir.Sincan 1.Aile Mahkemesinin 2010/254 Esas ve 2011/1172 Karar sayılı ilamı ile tarafların boşanmalarına ve davalı lehine aylık 400 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.Mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması neticesinde; davacının öğretmen olduğu, 2.300 TL maaş aldığı, davalının ise, ekonomik ve sosyal durumunun tespit edilemediği bildirilmiştir.Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden; Mahkemenin davalıya ait SGK bilgi sisteminden almış olduğu 16.10.2014 tarihli rapor ile davalı vekili tarafından dosyaya sunulan 19.03.2015 tarihli SGK raporu arasında çelişki bulunmaktadır.Her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Buna göre, mahkemece, Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünden, davalının dava tarihi itibariyle, çalışıp çalışmadığı, çalışmış ise almış olduğu aylık maaş miktarının tespiti ile varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm tesisi yerinde görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.O halde, mahkemece; davalının ekonomik ve sosyal durumunun ayrıntılı bir şekilde araştırılıp tespit edilmesinden sonra, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, davalının gelir durumu gözetilerek, TMK md. 4'de vurgulanan hakkaniyet ilkesi uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;Kabul şekline göre, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına dava tarihinden itibaren karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.