Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16050 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 13430 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen ziynet eşyasının aynen veya bedelinin iadesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının, müvekkiline ait ziynet eşyalarını ağabeyine borç olarak vereceğini söyleyerek aldığını ve geri vermediğini, bu sebeple (dava dilekçesinde ayrıntılı olarak belirttikleri) 2.920.-TL değerindeki çeyiz eşyasının ve 22.147.-TL değerindeki ziynet eşyasının aynen iadesini, aynen iade mümkün olmadığı takdirde toplam değerin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; talep edilen ziynetlerin değerlerinin fahiş olduğu, davacının ziynet eşyalarını çalınır bahanesiyle .... bulunan ailesinde bıraktığı bu nedenle ziynet eşyalarının iadesi talebinin yersiz olduğunu belirterek; davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davalı tarafa tamamlayıcı yemin yaptırılarak davanın kısmen kabulü ile 6 adet çeyrek altının veya aynen ifası mümkün olmadığı takdirde 744.-TL paranın faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkindir. 1086 sayılı HUMK'nın 355. maddesine göre; hakim, bir davada gösterilen bütün takdiri delillerin incelenmesi sonucunda, dava konusu olay hakkında tam bir kanaata varamazsa taraflardan birine vereceği yemin ile bu kanaatini kuvvetlendirdikten sonra hükmünü verebilir. Bu yemin hakimin kanaatini tamamladığı için buna tamamlayıcı yemin denilmektedir....Hakimin bir tarafa re'sen yemin teklif edebilmesi için iddia olunan hususun kesin delillerle ispat edilememiş olması ve iddia olunan hususu ispat için gösterilen takdiri deliller ile iddia (vakıa) gerçeğe yakın bir şekilde ispat edilmiş ise de, bunun hakimde hüküm verecek derecede kanaat hasıl etmemiş olması gerekmektedir. (mad.356) 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda yemin 225 ve 239. maddelerinde düzenlenmiş olup, bu düzenlemelere göre bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse diğer tarafa bir yemin teklif edebilir, yani yemin teklifi ispat yükü kendisine düşen tarafından yapılmaktadır. Aynı yasanın "zaman bakımından uygulanma" başlıklı 448 maddesi "Bu kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır" hükmünü içermektedir. Buna göre yeni kanun, yürürlüğe girdikten sonraki olay ve işlemlere uygulanmakta ve geçmişe yürümemektedir. Nitekim hukuk yargılamasında, kanun değişikliklerinde ilke "derhal uygulama" olup, bu ana kurala bağlı kalınarak, sonuçlanmamış işlemlere yeni kanun uygulanarak sonuçlandırılmalıdır.Bununla birlikte usul kanunları yürürlüğe girdikleri andan itibaren kurulmuş bir hukuki işlemi bozamayacağı gibi, daha önceki kanun zamanında açılmış bir davada, oluşumu tamamlanmamış bir usul işlemi, yeni kanun yürürlüğe girdiği zaman bütün unsurları ile yeni kanuna tabidir. Her nekadar mahkemece, HUMK nun 355 ve 356. maddelerine istinaden davalı tarafa re'sen yemin verilerek yemin eda edildikten sonra, davacının davalının kabulü dışındaki altınların varlığını ispatlayamadığı gerekçesi ile yalnızca davalının kabulünde olan 6 adet çeyrek yönünden hüküm tesis edilmiş ise de; 6100 sayılı HMK 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, bu Kanunda tamamlayıcı yemin diğer bir deyişle hakim tarafından re'sen teklif olunan yemin düzenlenmemiştir. Ayrıca her ne kadar iş bu dava HUMK'un yürürlükte olduğu zamanda açılmış ise de, davada, oluşumu tamamlanmamış bir usul işlemi mevcut olduğundan HMK'nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarih itibariyle bütün unsurları ile yeni kanuna tabidir. Hal böyle olunca mahkemece; davacı delil listesinde "yemin" deliline dayandığından HMK'nın 225 ve devamı maddelerindeki usule göre davacıya yemin teklifi hatırlatılarak, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.