MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 4. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 04/06/2014NUMARASI : 2014/22-2014/464Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı-birleşen dosyanın davalısı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 27.03.2009 tarihli ilamla boşandığını, boşanmayla birlikte 2000 doğumlu müşterek çocuğun velayetinin anneye verildiğini, çocuk lehine aylık 2.500,00 TL iştirak nafkasına hükmedildiğini, nafakanın takdir edildiği tarihten sonra çocuğun okula başladığını, sağlık giderleri ve bakıcı giderlerinin bulunduğunu, ödenmekte olan iştirak nafakasının çocuğun ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığını belirterek; iştirak nafakasının aylık 4.500,00 TL'ye yükseltilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini dilemiş, birleşen dosyanın dava dilekçesinde ise; boşandıktan sonra müvekkilinin emekli olduğunu, aylık gelirin 2.000,00 TL'ye düştüğünü, davalı annenin ise boşandıktan sonra kabin amiri olarak göreve başladığını, müvekkilinin aylık 2.500,00 TL iştirak ve 2.000,00 TL yoksulluk nafakası olmak üzere aylık 4.500,00 TL nafakayı ödeme gücünün bulunmadığını belirterek; nafakaların kaldırılmasına, bu istem kabul edilmezse, nafaka miktarlarında indirim yapılmasına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece; 28.05.2012 tarihli kararla iş bu dosyanın iştirak nafakasının artırılmasına ilişkin 2011/338 esas sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verilmiştir.Mahkemece, davacı (birleşen dosyanın davalısı) annenin,.... havayollarında çalıştığı ancak müşterek çocuk ile ilgili "çocuğun cinsel istismarı" suçu nedeni ile yapılan soruşturma nedeniyle ücretsiz izin aldığı, çocuğun psikolojik tedavi gördüğü, okula gidemediği, davalı (birleşen dosyanın davacısı) babanın ise son çalıştığı Havayolları şirketinden yaş haddinden emekli olmasına rağmen adına kayıtlı gayrı menkulleri, bankada parası olduğu, küçüğün ihtiyaçları artmış ise de, babanın emekli olduğu gerekçesiyle davacının (birleşen dosya davalısının) iştirak nafakasının artırılması davasının reddine, davalının (birleşen dosya davacısının) yoksulluk ve iştirak nafakalarının kaldırılması/indirilmesi talebinin reddine karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi neticesinde, 03.12.2013 tarih, 2013/13528 E.; 2013/17069 K. sayılı ilamla; "...müşterek çocuğun masraflarına katılma yükümlülüğü bulunan davacı annenin de ekonomik durumunun ayrıntılı bir şekilde araştırılıp tespit edilmesinden sonra, küçüğün yaşı, eğitim düzeyi ve ihtiyaçları ile tarafların mali güçleri de dikkate alınarak yapılacak yargılama neticesinde asıl ve karşılık dava hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına uyan mahkemece; davacı/birleşen dosyanın davalısının iştirak nafakasının artırılmasına yönelik davasının reddine, davalı/birleşen dosyanın davacısının iştirak ve yoksulluk nafakasının kaldırılması/indirilmesi isteminin kısmen kabulü ile 2.000,00 TL olarak ödenmekte olan yoksulluk nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 500,00 TL'ye; 2.500,00 TL olarak ödenmekte olan iştirak nafakasının aylık 1.200,00 TL'ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm, davacı (birleşen dosyanın davalısı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı (birleşen dosyanın davalısı) vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.Davacı (birleşen dosyanın davalısı) vekilinin kabul gören temyiz itirazına gelince;Dava; iştirak nafakasının artırılması, birleşen dava; iştirak ve yoksulluk nafakasının kaldırılması/indirilmesi istemine ilişkindir.Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz.Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak teşkil eder. Tüm bu bilgiler ışığında somut irdelendiğinde; mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine karar verdiği, her iki tarafın da hükmü temyiz etmesi üzerine Dairemizce yalnızca iştirak nafakası yönünden hükmün bozulduğu, mahkemece, bozmaya uyma kararı verilmesiyle birlikte, birleşen dosyanın davacısının nafakanın kaldırılması/indirilmesi isteminin reddine yönelik hükmün yoksulluk nafakası açısından kesinleştiği ve davacı (birleşen dosyanın davalısı) yönünden usuli müktesep hak oluştuğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece; bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma kapsamında olmayan yoksulluk nafakası yönünden de usuli müktesep hak kuralına aykırı olacak şekilde yeniden değerlendirme yapılarak hüküm tesis edilmesi ve yoksulluk nafakasının indirilmesi yönünden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Diğer taraftan, her dava açıldığı tarih itibariyle karara bağlanır. 28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İBK'na göre, nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, nafakaya dair talepler hakkında, dava tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde karar verilmesi gerekir.Somut olayda; iştirak nafakasının artırılmasına yönelik asıl dava; 12.04.2011 tarihinde açılmıştır. İştirak ve yoksulluk nafakalarının kaldırılması/indirilmesi istemine ilişkin dava ise 20.03.2012 tarihinde açılmış, 31.05.2012 tarihli kararla iştirak nafakasının artırılması istemine ilişkin asıl dava ile birleştirilmiştir. Mahkemece; dava tarihinden geçerli olmak üzere nafakaların indirilmesine karar verilmiştir. Oysa, nafakaların indirilmesine, birleşen dosyanın açıldığı 20.03.2012 tarihinden itibaren karar verilmesi gerekirdi.Mahkemece, bu husus göz ardı edilerek, infazda tereddüte neden olacak şekilde dava tarihinden geçerli olmak üzere nafaka indirimine karar verilmesi de doğru görülmemiş, bu husus da hükmün bozulmasını gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.