MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİBİRLEŞEN 2010/113 E. SAYILI DAVADA VEK.AV....ASIL DAVADA ASIL VE BİRLEŞEN DAVALARDATaraflar arasında görülen menfi tespit ve istirdat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı ... asıl davada, .... ait hamamı belediyeden kiralayarak işlettiğini, 3050 numaralı aboneliğin belediye adına olduğunu, davalı tarafından 30.12.2005 ila 29.12.2008 tarihleri arasında kullanılan enerji bedeline karşılık 25.139,42 TL tahakkuk yapıldığını öne sürerek, davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı .... birleşen davada, mülkiyeti kendilerine ait hamamı 29.03.2005 tarihli kira sözleşmesi ile ...’e kiraladıklarını, ...’ün 21.06.2010 tarihine kadar işlettiğini, kiracı tarafından kullanılan elektriğin bedelinin haksız olarak kendilerinden tahsil edildiğini, elektrik borcundan kiracının sorumlu olduğunu öne sürerek, asıl davaya konu 3050 numaralı abonelik ile yine kendi adına kayıtlı 2960 nolu şelale işletmesine ait abonelik nedeniyle davalıya toplam 32.861,01 TL borçlu olmadığının tespiti ile haksız olarak ödediği bedelin istirdadına karar verilmesini istemiştir. Davalı,asıl ve birleşen davanın reddini savunmuştur.Mahkemece benimsenen bilirkişi raporuna göre, asıl davanın kısmen kabulü davacının davalıya 2.544,23 TL borçlu olmadığının tespitine; birleşen davanın kısmen ile davacının davalıya 24.544,23 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.Kararı, taraflar temyiz etmiştir. ... HMK’nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.Somut olayda, mahkemece bilgisine başvurulan ilk bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve 07.03.2011 tarihli ek raporda, dava tarihi itibariyle asıl davada davacının 17.461,17 TL, birleşen davada ise, davacının 19.271,09 TL borçlu olduğu açıklanmıştır. Mahkemece alınan 26.03.2012 tarihli ikinci bilirkişi raporunda ise, dava tarihi itibariyle asıl ve birleşen davalarda davacıların 7.455,77’şer TL borçlu oldukları belirtilmiştir. İkinci bilirkişi raporu mahkemece benimsenerek hüküm kurulmuştur. İlk bilirkişinin düzenlediği rapor ile hükme dayanak yapılan ikinci bilirkişi raporu arasında çelişki bulunmaktadır. Çelişkili raporlara dayanılarak karar verilemez. Ayrıca, bilirkişiler hesaplamayı dava tarihini esas alarak yapmışlardır. Oysa, hesaplamanın asıl davaya konu 3050 nolu abonelik için davalının tahakkuk dönemi olarak esas aldığı 30.12.2005 ve 29.12.2008 tarihleri arasındaki kullanım dikkate alınarak; birleşen dava için ise, 3050 ve 2960 nolu abonelikler için yine ayrı ayrı davalı tahakkuk tarihleri gözönünde bulundurularak yapılması gerektiği kuşkuzsuzudur. Hal böyle olunca, mahkemece ilk bilirkişinin düzenlediği rapor ile ikinci bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin üçüncü kez bilirkişi incelemesi yaptırılarak giderilmesi, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve soruşturma ile hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.