MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİDava dilekçesinde 11.000 TL tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacıların çocuğu ....'ın lise öğrencisi olduğunu, basket maçı oynarken davalıların çocuğu ...'in dirsekle ....'ın gözüne vurduğunu, gözünden yaralandığını, çeşitli hastanelerde tedavi gördüğünü belirterek, 6.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.Davalılar (...'in anne ve babası) vekili cevabında, spor yaparken bu tip kazaların normal olduğunu, suç işleme kastı ve kusurunun olmadığını beyan etmiştir.Mahkemece, 6.000 TL maddi tazminat ile 3.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiş, hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir.Dosya kapsamından ve tanık beyanlarından davacıların ve davalıların çocuklarının basket maçı oynadıkları sırada davalıların çocuğu ...'in dirseğinin davacıların çocuğu ....'ın gözüne geldiği gözünden yaralandığı ve tedavi görd??ğü anlaşılmaktadır.Dava, TMK'nun 369.maddesinden kaynaklanan aile başkanının sorumluluğu kapsamında tazminat isteğine ilişkindir. Aile başkanının sorumluluğu kusura dayanmayan, yasal gözetim ve özen ödevinin yerine getirilmemesinden kaynaklanan bir sebep sorumluluğudur. TMK'nun 369.maddesinde, 818 sayılı BK'nun 55 ve 56.maddelerinde (6098 sayılı TMK'nun 66 ve 67.maddelerinde) olduğu gibi aile başkanının objektif özen ödevini yerine getirmediği bir karine olarak kabul edilmektedir. Ancak, aile başkanı kurtuluş kanıtı getirerek karineyi çürütebilir.Aile başkanının (davalının), TMK'nun 369.maddesinin kendisine yüklediği sorumluluktan kurtulabilmesi için, maddenin öngördüğü objektif özen ödevini yerine getirmiş, maddedeki ifadeyle; "Ev başkanı, ev halkından olan küçüğün verdiği zarardan, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle onu gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın maydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmedikçe sorumludur" hükmü gereğince gözetim altındaki küçüğe nezaret ettiğini ispat etmiş olmalıdır. Hakim tarafından, yasada belirlenmiş olan aile başkanının bu denetim ve gözetim görevini yerine getirip getirmediğini olayın somut koşullarının dikkate alınarak, objektif olarak değerlendirilmesi gerekir.Çocukların fikri ve bedeni gelişmeleri için onların özgürlüğünün sınırlandırılmaması halin mutad gereklerindendir (H.Tandoğan-Yüksek Lisans Notları-Ankara 1979, syf.48), (M.Ünal, Türk Medeni Hukukunda Aile Başkanının Sorumluluğu, Ankara 1979, syf. 122). Bu nedenle çocukların çevrede mutad hale gelmiş ve özellikle tehlike yaratmayacak oyunları oynamalarının yasaklanması aile başkanından beklenmemelidir. Diğer taraftan, çocukların beklenmedik davranışlarda bulunma ihtimallerinin fazlalığı, özellikle TBK.'nun 66.maddesinde düzenlenen adam çalıştırana nazaran, çocukların gözetim ve denetiminin daha geniş kapsamlı olması ve bütün eylem ve davranışları kapsaması, daha genel bir ifade ile, ortaya çıkan gözetim güçlüğü, sorumluluğun belirtilmesinde gözardı edilemeyecek olan olgulardır.Bu durumda, mahkemece; yukarıda açıklanan kural ve görüşlerin ışığı altında, olayın değerlendirilmesi halinde, aile başkanı olan davalıların gözetimi altında bulunan küçük oğlunun vazgeçilmez oyun oynama hakkı kapsamında kalan ve genelde tehlike yaratmayan bir oyunu oynaması sırasında beklenmedik bir davranıştan doğan zarardan sorumlu tutulmaması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Ayrıca, gerek hukuk öğretisinde ve gerekse uygulamada aynı anda hem babanın hem de annenin aile başkanlığı (birlikte başkanlığı) kabul edilmemektedir (Y.K.Dergisi, C:VII- Sayı 3., syf 293.Yargıtay 4.HD. 11.11.1980 gün, 1980/10022 E.- 12779 K.sayılı Kararı). Aksi savunulmadığına göre; kural olarak bu olayda aile başkanının baba olduğunun kabulü zorunludur. O halde, davalı anne hakkındaki davanın reddi gerekirken, tazminat kararı verilmesi de bozmayı gerektirmiştir.Kabule göre, maddi zarara ilişkin fatura ve belge ibraz edilerek, alınacak bilirkişi raporu sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken bu konuda inceleme yapılmadan ve dayanakları gösterilmeden karar verilmesi de doğru değildir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.