Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15928 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7011 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : SİVAS 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/07/2013NUMARASI : 2012/131-2013/287Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı taraf; davalı ile ticarethane elektriği kullanımına ilişkin satış sözleşmesinin imzalandığını, davalının daha sonra aboneliği kapatma hususunda herhangi bir dilekçeyi kuruma sunmadığını, elektrik enerjisi kullanımına ilişkin başlatılan icra takibine itiraz edildiğini, davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.Davalı taraf; abonelik sözleşmesinin bulunduğu işletmeyi 2005-2007 yıllarında çalıştırdığını, iş yerini kapattığını, elektrik aboneliğini kapattıramadığını, elektrik enerjisinin kullanım dönemlerinde İstanbul ilinde olduğunu, iş yerinin D.. A.. tarafından 2010 yılına kadar kullanıldığını, davayı kabul etmediğini beyan etmiştir.Mahkemece; taraflar arasında 26.05.2006 düzenleme tarihli cereyan sözleşmesinin yapıldığını, alınan bilirkişi raporuna göre davalı takip borçlusunun 10.01.2005-04.06.2007 tarihleri arasında lokantacılık yaptığını, daha sonra dava dışı D.. A..'ın 05.06.2007-01.11.2009 tarihleri arasında faaliyet yaptığını, davalının 28.06.2006 tarihli 279,39 TL alacak, 600,45 TL işlemiş faiz ve KDV'sinden sorumlu olduğunu belirterek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.Somut olayda; uyuşmazlık, davalının aboneliğinin bulunduğu iş yerinde elektrik kullanılmasından dolayı sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İş yerinde elektrik kullanımından dolayı fiilen kullanan kişinin haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak, bu sorumluluk davalı olan abonenin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ortadan kaldırmamaktadır. Fiilen elektrik kullanan şahsın haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda kullanımdan her ikisinin de müteselsilen sorumlu oldukları belirgin olmasına göre alacaklının alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebileceğinin kabulü gerekir. Bu durumda, aboneliğini iptal ettirmeyen ve kullanıma sebebiyet veren abone davalının sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Nitekim, aynı ilkeler HGK 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı kararında da benimsenmiştir.Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında uzman bilirkişiye verilmesi, bilirkişiden davacı kurumun davalı taraftan isteyebileceği alacak miktarının davaya konu tahakkuk dönemleri esas alınarak hesaplanması konusunda denetime elverişli bir rapor alınması, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.