Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15927 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8100 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : DENİZLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/12/2013NUMARASI : 2013/24-2013/416Taraflar arasında görülen harici taşınmaz sözleşmesinden kaynaklanan alacak (sebepsiz zenginleşme) davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı M.. E.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili; davalıların, Denizli ili H.. ilçesi Karateke köyü .. parselde kayıtlı... m2.tarla vasfındaki taşınmazdaki 1/5 oranındaki hisselerini, ayrı ayrı bedellerle ve ayrı ayrı davacıya satma konusunda harici arsa satış sözleşmesi yaptıklarını, davalı A.. ile 28.01.2003 tarihli, diğer davalılar ile 13.11.2003 tarihli sözleşmenin tanzim edildiğini, her bir davalının, hisse bedeli olarak 20.000 Alman markı aldığını; ancak, aradan uzun süre geçmesine rağmen sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, davacıya satmayı vadettikleri hisseleri tapuda davacı adına devir ve tescil yaptırmadıklarını; sözleşmeden dönen tarafın, satış bedelinin %50 fazlasını karşı tarafa ödemekle yükümlü olduğunu; davalıların sattıkları hisselerin keşfen tespit edilecek bedelinin, davalılardan ayrı ayrı tahsili ile, her bir davalıdan ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte 15.000,00'şer TL'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı A.. K.. vekili dilekçesinde; müvekkili ile yapılan sözleşmenin gerçekte tarihinin 28.01.2000 tarihi olduğunu, zira sözleşmede belirtilen Alman markının tedavülden kalktığı tarihin de bunu doğruladığını, buna göre de, davanın zamanaşımına uğradığını savunup; davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalılar M.. K.. ve İ.. K.. vekili dilekçesinde; davacı tarafından dayanılan belgedeki imzanın, davalılara ait olduğunu; ancak, bu sözleşmenin düzenlendiği kağıdın imzalı ve boş olarak güven duyularak davacıya verildiğini, hisselerinin 1999 yılında davacıya satıldığını ve aynı tarihte de hisselerin devri için M.. E..'nin talimatı ile ortağı olan S.. Ç.. ve yeğeni V.. Y..'a devir için vekaletname verdiklerini, taşınmazın da M.. E..'nin talimatı ile daha sonra satıldığını, sözleşme tarihi olarak gösterilen 13.11.2003 tarihinde sözleşmede belirtilen Alman markının tedavülde olmadığını; müvekkillerinin 3.000-4.000 Alman markı civarında para aldıklarını; davanın, zamanaşımına uğradığını belirtip; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; Alman Markının 31.12.2001 tarihinde tedavülden kalktığı, bu tarihten sonra tedavülde Alman Markı bulunmadığından kişilerin Alman Markı vererek bir şeyler almaları ve ödeme yapmalarının mümkün bulunmadığı, harici sözleşmelerin, 31.12.2001 tarihinden önce düzenlendiği, taşınmazların teslimi söz konusu olmadığından, davanın 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, 31.12.2001 tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresinin 31.12.2011 tarihinde dolduğundan bahisle; zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dava konusu uyuşmazlık; taraflar arasındaki tapulu taşınmaza ilişkin adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklı alacağın, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, iadesi talebine ilişkindir.Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.Borçlar Kanunu'nun konuya ilişkin 61 ve ardından gelen maddelerindeki (TBK'nın 77 ve ardından gelen maddelerindeki) düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme, resmi biçimde yapılmadığından, hukuken geçersizdir (TMK'nun md.706, BK.md.213, Tapu Kanunu md.26 ve Noterlik Kanunu md.60). O nedenle, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar, verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler. Ancak, taraflar arasında harici de olsa bir sözleşme olduğundan dava BK.nun 125.maddesine (6098 sayılı BK.'nun 146.maddesine) göre 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Ayrıca, zamanaşımı borcun muaccel olması ya da ifanın imkansız hale geldiği tarihte başlar.07.06.1939 tarih, 1936/31 Esas ve 1939/47 Karar sayılı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre; tapulu taşınmazın, harici satış sözleşmesine konu edilerek ödenen satış bedelinin, sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle geri iadesine ilişkin BK'nun 125. maddesine (6098 sayılı BK.nun 146.maddesine) göre, 10 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi; satış bedeline ilişkin paranın verildiği tarih değil, sözleşme geçersiz olsa da satıcının rıza ve ihtiyariyle taahhüdünü her zaman yerine getirebileceği gözönüne alınarak bunun ifasını beklemek durumunda bulunan alıcı için; ancak, davaya konu taşınmazın tapuda ferağ ümidinin ortadan kalktığı veya ifanın imkansız hale geldiği tarihtir.Somut olayda; davacının, davalılardan A.. K.. ile 191 parsel sayılı taşınmazdaki hissesini satın alma konusunda 28.01.2003 tarihli sözleşmeyi ve diğer davalılar İ.. K.. ve M.. K.. ile 13.11.2003 tarihli sözleşmeyi imzaladıkları, davalılardan A.. K.. adına uyuşmazlık konusu taşınmazdaki hissenin 14.12.2010 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye, aynı taşınmazdaki M.. K.. adına kayıtlı hissenin yine dava dışı üçüncü kişiye 19.12.2011 tarihinde satıldığı; davanın ise, 25.01.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.Buna göre; davacı ile davalılardan A.. K.. arasındaki harici satım sözleşmesinin ifasının imkansız hale geldiği tarih, dava konusu A.. K..'in hissesinin dava dışı üçüncü kişiye satış tarihi olan 14.12.2010 tarihi olup; yine, davacı ile diğer davalılar İ.. K.. ve M.. K.. arasındaki harici satım sözleşmesinin ifasının imkansız hale geldiği tarih, dava konusu M.. K..'in hissesinin dava dışı üçüncü kişiye satış tarihi olan 19.12.2011 tarihidir.Mahkemece; taraflar arasındaki harici satım sözleşmesinin ifasının imkansız hale geldiği 14.12.2010 ve 19.12.2011 tarihlerinden itibaren, 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde, davanın açıldığı gözetilerek; işin esasına girilip, toplanacak deliller doğrultusunda hasıl olacak sonucu göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle davanın zamanaşımından reddine ilişkin hüküm verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Öte yandan, mahkemece; taraflar arasındaki sözleşme tarihlerinde Alman Markının tedavülde olmadığı ve 31.12.2001 tarihinden sonra Alman Markının tedavülden kalktığından bahisle, taraflar arasındaki sözleşmenin 31.12.2001 tarihi öncesi olup, alacağın zamanaşımına uğradığı kabul edilmiş ise de; harici satım sözleşmesinin yazılı belge olduğu ve yazılı belgenin aksinin yine yazılı belge ile ispat olunacağı düşünülmeden; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.