Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15923 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20170 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/04/2014NUMARASI : 2012/259-2014/283Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın maddi tazminat talebi yönünden kabulüne, manevi tazminat talebi yönünden kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların müşterek çocuğu Eser'in, evlerinin önünden geçen derede oynarken, elektrik çarpması sonucu öldüğünü, tazmin borcunu doğuran ölüm olayının, davalının haksız fiilinden meydana geldiğini belirterek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup, her bir davacı için 1.000,00 er TL maddi ve 30.000,00 er TL manevi olmak üzere toplam 62.000,00 TL tazminatın, olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 24.06.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle, 1.000,00 er TL maddi tazminat istemlerini 15.543,33 er TL'ye yükseltiklerini beyan etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; arıza servislerine 19.10.2009 günü tel koptuğu ihbarının gelmesi üzerine, arıza ekibinin olay yerine intikal edip, gerekli emniyet tedbirlerini aldığını, ertesi gün elektrik telini yeniden çektiklerini, yapılan araştırma sonucu, kopan telin bulunduğu bölgenin 100 metre aşağısında DSİ'nin dere ıslah çalışması yaptığının ve telin, çalışmalar sırasında müdahale edilen ağaçların elektrik nakil hattına değerek kısa devre yapması sonucu koptuğunun belirlendiğini, bu nedenle kusurun, telin kopmasına neden olan DSİ çalışanlarına ait olduğunu, müvekkili şirkete atfedilebilecek bir kusur bulunmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece; davacıların maddi tazminat taleplerinin kabulü ile, her bir davacı için 15.543,33 er TL'den toplam 31.086,66 TL maddi tazminatın, olay tarihi olan 19.10.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulü ile, her bir davacı için 20.000,00 er TL'den toplam 40.000,00 TL manevi tazminatın 19.10.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.Dava; davacıların çocuğunun elektrik çarpması sonucu ölüm nedeniyle açılmış, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; olay tarihinde 9 yaşında olan 03.09.2000 doğumlu Eser'in; evlerinin önünden geçen derede oynarken, kopan elektrik telinin dereye temas etmesi sonucu 19.10.2009 tarihinde vefat ettiği, ölümle neticelen bu olayda davalının %100 kusurlu olduğu ve ölen çocuğa yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığının bilirkişilerce tespit edildiği anlaşılmıştır. Eldeki davada; davacı anne/baba; çocuklarının ölümü nedeniyle davalı elektrik dağıtım şirketinden 30.000,00 er TL'den toplam 60.000,00 TL manevi tazminat talep etmiştir. Mahkemece; davacıların manevi tazminat istemi kısmen kabul edilerek, 20.000,00 er TL'den toplam 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Bu bağlamda temyize konu uyuşmazlık; davacı anne baba için takdir olunan manevi tazminat miktarının, hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Manevi tazminat, haksız bir eylemin yarattığı üzüntünün, duyulan elem ve acıların giderilmesini amaçlayan bir ödemedir. Kural olarak hükmedilecek manevi tazminatın miktarının belirlenmesi hakimin takdirindedir. Kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakim bu hakkını Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesinde açıklanan hakkaniyet ilkesine uygun olarak kullanmalıdır.Manevi tazminatın miktarı belirlenirken kişilik hakkına saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranı, sıfatı, iştigal ettikleri makam ile diğer sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınmalı, her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşullar bulunabileceği gözetilerek, takdir hakkını etkileyebilecek nedenler karar yerinde denetime elverişli biçimde ve objektif olarak gösterilmelidir.Manevi tazminat davaları sonucunda hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirebilecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bu para bir ceza olmadığı gibi hükmedilecek manevi tazminatla bu malvarlığı zararlarının karşılanması da amaçlandığından tazminat miktarının onun amacına göre belirlenmesi gerekir. Bu nedenle, takdir edilecek miktar elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.Manevi tazminat, gelişmiş ülkelerde artık eski kalıplarından çıkarılarak caydırıcılık unsuruna da ağırlık verilmektedir. Gelişen hukukta bu yaklaşım, kişilerin bedenine ve ruhuna karşı yöneltilen haksız eylemlerde veya taksirli davranışlarda tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranlarda manevi tazminat takdir edilmesi gereğini ortaya koymakta; kişi haklarının her şeyin önünde geldiğini önemle vurgulamaktadır. (HGK, 23.6.2004 gün, 2004/13-291 E.; 2004/370 K.;)Aslolan insan yaşamıdır ve bu yaşamın yitirilmesinin yakınlarında açtığı derin ızdırabı hiçbir değerin telafi etmesi olanaklı değildir. Burada amaçlanan sadece bir nebze olsun rahatlama duygusu vermek; öte yandan da zarar veren yanı da dikkat ve özen göstermek konusunda etkileyecek bir yaptırımla, caydırıcı olabilmektir. Hal böyle olunca mahkemece, somut olayın özellikleri, davacıların, ölen çocuğa olan yakınlıkları, kusur durumu nazara alınarak; davacı anne/babanın talep ettiği manevi tazminat miktarının ılımlı olduğundan bahisle manevi tazminat isteminin tamamen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı gerekçeyle davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus hükmün, davacılar yararına bozulmasını gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.