Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15820 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19738 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : ANKARA 8. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 13/05/2014NUMARASI : 2013/1011-2014/573Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı-karşı davalı vekili, dava dilekçesinde; tarafların 01.09.2011 tarihinde nişanlandıklarını, davalı-karşı davacı kadının sebep yokken 17.08.2012 tarihinde nişanı bozduğunu; müvekkili davacının, nişan hediyesi olarak davalı-karşı davacıya verdiği 3 burma bilezik, 1 taşlı yüzük, 1 altın künye ve 1 cep telefonunun aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde bedeli olan 9.335TL 'nin davalı- karşı davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı-karşı davacı vekili, cevap dilekçesinde; nişan bozulduktan sonra 1 yılın geçtiğini, iade talep edilemeyeceğini, davalı-karşı davacının düğün hazırlığı yaptığı esnada davacı-karşı davalı tarafından aranılarak "senden elektrik alamadım" denilerek nişanın bozulduğunu, davacı-karşı davalının kusurlu olduğunu ileri sürerek, davanın reddini istemiş; karşı davasında ise, müvekkilinin, nişanın bozulması sebebiyle büyük üzüntü yaşadığını, psikolojik bunalıma girdiğini belirterek, 20.000TL manevi tazminatın davacı- karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; davacı-karşı davalının ablası olan davacı tanığı Sultan Baran'ın nişanın 2012 yılı Ramazan Bayramı'ndan 1 hafta önce bozulduğuna ilişkin beyanına göre dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğu kabul edilerek, her iki davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK.'nun123.maddesi uyarınca; "Nişanlılığın sona ermesinden doğan dava hakları sona ermenin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar" şeklindedir.Somut olayda; tarafların, 01.09.2011 tarihinde nişan törenlerinin yapıldığı, düğün töreninin ise 24.08.2012 tarihinde yapılmasının kararlaştırıldığı; nişanın ise, Ramazan ayı içerisinde bozulduğu taraf ve tanık beyanları ile sabittir.Ancak; davacı-karşı davalının kız kardeşlerinden tanık S.. B.., 2012 yılı Ramazan Bayramı'na 1 (bir) hafta kala nişanın bozulduğunu, tanık N.. K.. ise, nişanın düğünden 1 (bir) hafta önce bozulduğunu; davalı- karşı davacı tanığı G. B. 'in ise 2012 yılı Temmuz ayı sonunda, düğünden yaklaşık 1 ay önce, nişanın bozulduğunu bildirmiş, ancak mahkemece tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmemiştir.Hal böyle olunca; mahkemece, nişanın bozulma tarihine ilişkin çelişkili beyanda bulunan tanıklar yeniden celbedilerek tanık beyanları arasındaki çelişki giderilerek nişanın bozulma tarihi tam olarak belirlenmeli, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, çelişki giderilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.