MAHKEMESİ : DENİZLİ 1. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 03/02/2015NUMARASI : 2014/688-2015/44Taraflar arasındaki iştirak nafakası artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde, tarafların Denizli 3. Aile Mahkemesinin 2011/1028 esas 2011/846 karar sayılı ilamı ile 04/11/2011 tarihinde boşandıklarını, anılan karar ile tarafların müşterek çocukları lehine aylık 750,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, küçüğün halen ilköğretime devam ettiğini, annesinin yanında yaşadığını, aylık nafakanın çocuğun zorunlu ihtiyaçlarına yetmediğini, bu nedenle aylık iştirak nafakasının 750,00 TL'den 1.500,00 TL'ye çıkartılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin yürüttüğü mesleğinden önemli bir gelir elde etmediğini, muayenehanesinin masraflarını karşılamada dahi zorlandığını, müvekkilinin yeniden evlendiğini, kirada kaldığını, arabasının olmadığını, davacının hemşire olduğunu, düzenli gelirinin olduğunu, evlerinin olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir.TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafların 2011 tarihinde boşandığı, boşanma kararı ile birlikte 2004 doğumlu müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye verildiği ve çocuk lehine aylık 750,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, çocuğun ilköğretim öğrencisi olduğu, davacının hemşire olarak çalıştığı ve aylık gelirinin 2.680,00 TL olduğu, kira vermediği, davalının diş hekimi olduğu, aylık 3.000,00 TL gelirinin bulunduğu, kira ödemediği, yeniden evlendiği, eşinin çalıştığı, onun da aylık gelirinin 2.000 TL olduğu anlaşılmaktadır. Boşanma kararının kesinleştiği tarih (08.12.2011) ile artırım davasının açıldığı tarih (15.09.2014) arasında yaklaşık 3 yıla yakın bir süre geçtiği, bu süreçte müşterek çocuğun ihtiyaçlarının artmış olduğunun açık olması karşısında, iştirak nafakasının TMK 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesine uygun bir şekilde artırımına gidilmesi gerekmektedir.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında, iştirak nafakasının artırımına yönelik talebin reddedilmesi, TMK.4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.Bu nedenle mahkemece, müşterek çocuğun ihtiyaçlarındaki değişim ve davalının gelir durumu gözetilerek hakkkaniyete uygun şekilde nafakanın bir miktar artırımına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.